Görünüşleri birbirine benzese de cerrahi maske ve respiratörler farklı fonksiyonlar için tasarlanmıştır.
Cerrahi maske için ameliyat maskesi, yüz maskesi, izolasyon maskesi, diş hekimi maskesi veya cerrahi girişim maskesi gibi isimler de kullanılır .
1900’ lü yılların ilk cerrahi maskeleri gazlı bezlerden yapılmıştı ve cerrahlar tarafından açık cerrahi yaralara mikrop bulaşmaması için kullanılmıştı. Zamanla bunların şekli, fonksiyonu ve kullanımı genişlemiştir.
Cerrahi maskeler yüzü ve ağzı kapatan gevşek bağlantılı, bir kullanımlık maskelerdir. Bunlar hastaları hemşire, hastabakıcı, doktor, teknisyen gibi sağlık personelinin tükürük ve solunum yolu salgılarıyla saçabileceği mikroplardan korumak için kullanılmaktadır. Maskeler aynı zamanda maskeyi takan kişileri de korurlar ama bunlar çok küçük partiküllerin solunmasına engel değillerdir.
Bu maskeler bir kere kullanılmalı ve daha sonra çöpe atılmalıdır. Maske zarar görmüş veya kirlenmişse ya da nefes almak rahat değilse yenisi ile değiştirilmelidir. Maske değiştirildikten sonra eller mutlaka yıkanmalıdır. Maskelerin kalınlıkları ve buna göre de koruyuculukları farklıdır. Bunlar hem yüze sıkı oturmadıklarından ve hem de filtre edici özellikleri fazla olmadığından öksürme, hapşırma ile havaya karışan çok küçük taneciklere karşı koruma sağlamazlar.
N95 respiratörler ise takan kişiyi içinde bakteri ve virüs bulunabilecek olan çok küçük partiküllerin solunmasından korumak için kullanılır. Bunlar yüze sıkıca oturur ve bu sayede de havanın çoğu maskeden geçerek solunmuş olur. N95 respiratörler solunum yoluyla mikrop saçma ihtimali bulunan hastalara bakan hemşire ve doktorlar tarafından kullanılır. Bunlar da tıpkı cerrahi maskeler gibi bir kere kullanıldıktan sonra atılmalıdır. Maskeyi çıkardıktan sonra veya maske henüz takılı durumda iken maskeye dokunmaya bağlı olarak el temizliği çok önemlidir.
İlk respiratörler de 20. yüzyılın başında madencileri toz ve gazlardan, askerleri kimyasal silahlardan ve itfaiyecileri duman ve zehirli gazlardan koruma amacıyla geliştirilmiştir. 1990’ lı senelerde sağlık elemanlarını ilaca dirençli tüberkülozlulardan koruma amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Respiratörler 2000’ li senelerde sağlık personelinin SARS yüzünden hastalanmaları ve ölmeleri sebebiyle bulaşıcı solunum enfeksiyonlarına karşı tekrar günd
Respiratör havanın kenarlardan girmemesi için yüze sıkıca oturmalıdır. Respiratörle temas eden deri yüzeyi ancak temiz ve tıraşlı ise tam yerleşim sağlanabilir. Sakal, uzun bıyık ve kirli sakal respiratör etrafından kaçaklara sebep olur. Solunum zorlaşırsa, respiratör hasar görür, şekli bozulur veya vücut sıvıları ile kontamine olursa veya uygun yüz yerleşimi sağlanamaz ise güvenli bir bölgeye giderek respiratör hemen değiştirilmelidir.
Respiratörün yerleşimini en kolay test etme yolu kullanma talimatına göre takıldığına emin olunduktan sonra birkaç kez kuvvetli bir şekilde nefes alıp verilerek test edilir. Eğer maske doğru yerleştirilmişse, soluk alıp verme sırasında içe ve dışa doğru hareket etmesi gerekir ve kenarlardan bir hava kaçağı olmamalıdır. Respiratörler yaklaşık 8 saat boyunca süren bir etkinliğe sahiptir.
N95 respiratörler yüze tam oturmayacağı için çocuklar ve sakalları olanlar için uygun değildir ve koruyuculukları çok daha azdır. Ayrıca yüzlerinde yara veya yara izi olanlar, takma diş ve gözlük kullananlar ve yoğun makyaj yapanlarda da sorunlar yaşanabilir.
Kronik kalp, solunum hastalıkları olanlar ve bu sebeple nefes darlığı çekenlerin N95 respiratörleri kullanmaları zor olabilir. Bunlar için nefes verme valfleri olan ve aynı zamanda ısınmayı da azaltan türleri vardır
Ne cerrahi maske ne N95 gribe karşı yüzde yüz koruyucu değildir; bu sebeple de maske takıyorum diye sık el yıkama, kalabalık ortamlardan kaçınma ve diğer tedbirlerden vazgeçilmemelidir.
TEORİK OLARAK GRİP SALGINLARINDA N95 RESPİRATÖRLERİN KORUYUCULUKLARI DAHA FAZLADIR ANCAK BUNLARIN BULUNMADIĞI DURUMLARDA STANDARTLARA UYGUN CERRAHİ MASKELER DE KULLANILABİLİR. GEÇEN AY KANADA’DA DA 446 HEMŞİRE ÜZERİNDE YAPILAN VE JAMA İSİMLİ DERGİDE YAYINLANAN BİR ARAŞTIRMAYA GÖRE HER İKİ MASKENİN GRİBE YAKALANMA BAKIMINDAN ÇOK ÖNEMLİ FARKLARI OLMADIĞI GÖSTERİLMİŞTİR. CERRAHİ MASKELER DAHA UCUZ VE KULLANIMI DAHA KOLAYDIR.
FİLTRE PERFORMANSI
Filtreler, büyüklükleri 1-100 mikron ve akım hızları da 10-100 l/dakika olan partikülleri tutabilecek özellikte olmalıdır.
Modern cerrahi maske ve respiratörlerde kullanılan filtreler fibröz (lifsel) yapıdadır ve dokunmamış çok ince ve düz liflerden oluşur. Bu maskelerin koruyuculuğunu liflerin çapı, gözenekliliği (açık alanların liflere oranı) ve filtre kalınlığı belirler. Bazı liflerin elektrostatik özellikleri de vardır. Bu sayede nefes almayı etkilemeden daha çok taneciğin tutulması sağlanmış olur.
Respiratörler partiküllere karşı koruyucu özelliklerine göre N, P ve R harfleri ve 95, 99 ve 100 rakamları ile isimlendirilir. Buna göre 9 tür maske vardır.
N95 olarak isimlendirilen respiratör filtreleri partiküllerin yüzde 95’ ini tutabilirler. Bunların yüzde 99’ unu tutanlar 99 ve yüzde 99.97’sini tutanlar ise 100 rakamları ile tanımlanır. N harfi ise bunların yağa dirençli olmadığını ifade eder. Yağa tam dirençli olan filtreler P, kısmen dirençli olanlar ise R harfiyle tanımlanır.
Cerrahi maskelerin filtre özellikleri genellikle standart değildir ve çeşitli maskeler arasında bu bakımdan büyük farklar olabilir.