Kış kapıda…
Çok yakında domuz gribi trajedileri yeniden gündemi meşgul etmeye başlar. Ne de olsa kuzey yarım kürede kış mevsimini yeni yaşamaya başlayacağız. Şimdiden domuz gribiymiş, at gribiymiş, kuş gribiymiş vs. her ne melense risklerine karşı tedbirler alınmaya başladı. Grip kelimesinin geçtiği her cümlede tedirgin olan halkımız ise; çözümü hep aşılarda arıyor. Sanki aşı, sayısız grip çeşidinin vücutta ölmesine neden oluyormuş zannediliyor… Aşıyı olan bir “ohhh çekiyor”, “tüm kış rahatım” havasına bürünüyor. Oysa ki; aşı maşı fayda etmiyor, vücuduna illa virüsün giresi varsa. Vücudun zayıf olduğu anı yakalıyor ve bir şekilde içine sızıyor. Grip aşıları da güya vücudun direncini arttırıyor ve o sızıntıyı önlüyor…
Binlerce kişi, her sene aşıyla merhaba diyor soğuk kış günlerine…
Eee peki bu doğruysa, yani grip aşısı gribe tuzak ise ne diye herkes hastalıktan kırılıyor bütün kış?!… Grip aşısı yaptırıyorsun, bir başka tür griple yine yataklara düşüyorsun. “Aşı olmak kesinlikle grip olmamak anlamına gelmiyor demek ki!…”
Grip vakalarının, özellikle bazı yaş grupları için (yaşlılar ve çocuklar) tehlikesi, diğer insanlara nazaran daha fazla elbette… Hele bir de astım, kalp, tansiyon, şeker ve böbrek hastalığı vb. olanların gripten zor sıyrıldığı ve risk grubu oluşturduğu gerçeği ortadayken…
O nedenle uzmanlar mevsimsel değişimlerin olduğu dönemlerde, üstüne basa basa “gidin grip aşısı olun” diyorlar. Tabii ki hasta olan kişiler için grip aşısı bugüne kadar çözüm olduysa amenna! Ama ya fayda etmiyorsa kişiye?!..
Peki mevsimsel grip aşısının domuz gribine karşı da etkisi var mı?
İnsanların çoğu bir grip aşısıyla domuz gribinden de korunacaklarını düşünebilirler. Oysa ki o kadar çok grip çeşidi var ki, yapılan aşı belki bir grip çeşidine karşı bağışıklık sağlıyor, diğer grip çeşitlerine karşı savunma yok… Bu durumda, bildiğimiz grip aşısı domuz gribine çözüm değil…
Her ne kadar gripten korkuyor, hasta olmamak için türlü çabalara giriyorsak da, şu da bir gerçek ki; grip olan kişinin vücudunda o virüse karşı antikorlar oluşuyor ve bir daha aynı virüsle karşılaştığında kişi hastalanmıyor. Yani vücudu o virüse karşı bağışıklık kazanmış oluyor. Ve vücut ne zaman hastalıkla kendi başına savaşırsa, o zaman daha da güçleniyor. Sıcacık çorbalar, taze sıkılmış portakal suları, nane limon terapileri dururken, ne diye kimyasal metotlarla kendimizi avuturuz ki?
Evet, doktor özellikle önermedikçe, kafasına esen gidip grip aşısı olma furyasından vazgeçmeli!
Uzman aşıyla ilgili aşağıdaki gerçeklikleri de söylemekten kaçınmıyorlar.
“-Aşı yerinde, şişlik, kızarıklık, ağrı vs.. olabilir. Bunun neticesinde, öksürük, gözde kızarma, ateş ve kas ağrıları gibi durumlar oluşabilir…
-Yumurta alerjisi olanlarda alerjik reaksiyonlar olabilir.
-“Aşı kesinlikle her gribi önler” diye bir garanti yok.
(Kimler aşı olmalı peki bu durumda?)
–Basit bir griple dahi hayatı risk taşıyacak kadar yaşlı ve hasta olan kişiler aşı olmalıdır” deniyor.
Kış günleri yaklaşıyor…Ben aşı olmaya gitmiyorum inatla çünkü bedenime ve kendime yeterince güveniyorum. Basit bir gribi aşıyla atlatacak kadar güçsüz değilim. Siz o kadar zayıf mısınız, en basit şeye hastane koridorlarında mı alıyorsunuz soluğu?!… Sonra da durduk yere yeni hastalıklar çıkartıyor, kobaya çevirtiyorsunuz kendinizi…
C vitamini+ Spor = Sağlık varsa başka formül yorumlarınızı bekliyorum dostlar;)