Gül Kokulu Peygamberim!

Evet. Seni, anlatmak için;  kıpır kıpır  oluyor yüreğim. Senin doğumunla başlamak isterim. Bir Rebi-ul evvel ayının on ikinci günü doğduğun zaman, bir güneş aydınlığı ve sıcaklığıyla cahillerin ve geçmiş peygamberlerimizin aydınlatmak isteyip te aydınlanmayan beyinlerinin üzerine,  rahmet saçtın tüm insanlığa…

Biliyor musun? Seni içimde ilkokul yıllarımda ve sonraki yıllarda; Kur’an-ı Kerim öğrenmek için gittiğim Temel Hoca’mla anımsadım. Ancak o günden sonra hocamın içime attığı tohumlar şimdi meyveye durdu topluma yansıdı, çünkü nerede seni ve seni anan birilerini fark etsem senin nurun, içimi sarıyor ve de sana kavuşmak için can atan bir kuş gibi çırpınıyor yüreğim… Gözlerimden yaş sağanak sağanak, akar  akar hale geliyor yüreğim çok acıyor… Özleminle..

Sevgili Peygamberim: İsminin nuru tüm insanlığı kucaklıyor, çünkü her ağızdan Muhammed nidası büyük bir şevkle çıkıyor. Seni anlatmak, ahlakını tüm çocuklara dağa, taşa dünya ya haykırmak beni o kadar güçlü kılıyor ki seni görmek arzusuyla tutuşuyorum…

Senin teşrifinle cahiliye dönemine karışmış bir toplum yeniden umutla doldu kendini buldu Peygamberim. Koca dağlar (Arafat  Dağı, Uhud Dağları) Hira Mağarası dile gelse de anlatsa sağanak sağanak… Neden böyle bir   şey olsun ki onlardan dinleyelim seni… Senin El Emin oluşun gönülleri yumuşattı ve senin nurunla yazıldı Yüce Kur’an-ı Kerim… Seni, son Kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’den yaşayarak öğrenmek ne güzel ve ne hoş seda…

Allah Resulü, Mektep Medrese görmemesine rağmen yüce yaratıcı tarafından, öyle bir mükafatlandırıldı ki kendisine tüm ilimlerin alimi ve Mürşidi Kamili dendi.. Maddi ve manevi yapısı çok sağlam sözleri duru ve saf, fitne ve fesattan uzak engin bir vicdan deniziydi…

Onun beyanı o kadar tatlı, ifadeleri o kadar büyüleyiciydi ki, O (sav) konuşurken,  başlar döner, bakışlar başkalaşır, kalpler duracak hale gelir, akıl ve muhakemeler; teslimi silah eder, insani duygular dirilir ve ruhlar adeta kanatlanırdı. O’nun  yani Söz Sultanının (sav) karşısında adeta diller tutulur, karanlıklar onunla zincirlere  vurulurdu.

O (sav),  tabiatın dilindeki nağmeleri hep en ince seslerle işledi, gönüllerde olması gereken nağmeleri ise, nakış nakış  topluma nakışladı. Bunu yaparken de kimseyi kırıcı sözlerle incitmeden Gül Kokulu Haline, gül kokulu sözler katarak, kadifemsi bir kadife yumuşaklığında; özlettin  kendini  Gül Kokulu Peygamberim…

Kutlu Doğum Haftası 20 Nisan  dolayısıyla  Resulümü anlatmak yeterli olacak bir sayfa teşkil etmese de  onu insanlığın rahmeti olarak hep içimde taşıyıp özlem duyuyorum Rabbim onun yanında komşu olmak nasip eylesin. Esenliklerle… Affına sığınıyorum… Rabbim…

 

print

Bir cevap yazın