Haydi Açıklayın Şu Sonucu da İstanbullu Kazansın..

Mehmet BALLI
İSTANBUL GÜNLÜĞÜ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2007 yılında bir yarışma açtı. İnternet üzerinden online başvurusu yapılan proje yarışması 1 Mart 2008 tarihinde sona ermesine rağmen ne hikmetse bir tür neticelendirilemedi. Projelerin ağırlığından mıdır yoksa hafifliğinden midir yada hangi projeler ne değer gördü bir türlü öğrenemedik.

İBB’nin sitesinde yapılan duyuruya göre;

İstanbul’un problemlerinin çözümüne yönelik olarak, sosyal kültürel hayatın geliştirilmesi, hemşerilerin hayat standartlarının iyileştirilmesi, katılımcı belediyecilik anlayışı çerçevesinde İBB çalışanlarının, İstanbul’da ikamet eden gerçek kişilerin, faaliyette bulunan tüzel kişilerin, orta öğretim kurumları veya öğrencilerinin ve sivil toplum örgütlerinin İstanbul’un yönetimine katılımını sağlamak, bu yönde projeler üretilmesini teşvik etmek, çalışanların performansını artırarak, üretebilirlik özelliklerini ortaya çıkarmak ve kendi işlerinde profesyonel bir ekip anlayışının oluşumunu desteklemek ve ödüllendirmek üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘1 Projem Var’ sistemi geliştirilmiştir.

Belediyenin hizmet verdiği her alanda projenin sunulabileceği sistemde değerlendirmeyi, İBB bürokratları, meclis üyeleri, sivil toplum temsilcileri ve üniversiteden akademik kariyere sahip alanında uzman hocalar yapacaklardır. Her üç ayda değerlendirmeler yapılacak ve kamuoyuna duyurulacaktır.

Diye de biten bir yazı. Halende web sitesinde durmaktadır. Bende okudum, kendimi darttım, düşündüm ve gerek İstanbul’da yaşayan bir vatandaş ve gerekse İBB bünyesinde çalışan bir personeli olarak bu yarışmaya katılmaya karar verdim. Bu yarışmaya katılırken kendimi bulunduğum kurumsal kimliğimden sıyrılarak tamamen sokaktaki bir vatandaş olarak başvurdum hem de 3 ayrı projemle.

Bu yarışma benim için bir fırsattı. 20 yılı aşkın zamandır İstanbul’un çilesini çeken bir vatandaş olarak iyice bilenmiştim. Bilgi dağarcığımda iyice kabarmıştı. Üstüne üslük birde İstanbul halkına hizmet eder durumda bir görevimde vardı. Tabi her düşündüğünüzü elinizdeki imkanlarla yapmanız zor hele de Büyük şehir için büyük düşünüyor, bu büyüklükte birde proje üretebiliyorsanız işte içiniz hop oturur hop kalkar.
Kafama takılan İstanbul’un en önemli 3 sorunu sıralamıştım.

İlk projemin adı CHİPKART Projesidir. Toplu Taşım araçlarını kullanan tüm yolcuların sayımını yapabilmek ve Toplu Taşımdaki büyük bir oranı oluşturan Ücretsiz Seyahat Kartlarının denetim altına alınabilmek amacıyla chipli sisteme geçiş projesidir.. Yani Pasolara elektromanyetik çip takılması dır.

İkinci projem BİTKUR Projesidir. Topkapı Surlarının dibinde kurulan ve yüzyıllardır süre gelen, İstanbul un en fakir alıcısı ile satıcısını buluşturan, on binden fazla insanın hem de sabahın 5,00’ da en yoğun olan, Meşhur Topkapı Tarihi Bit Pazarının günümüz şartlarına modernize edilmesi.

Üçüncü Projem YMS projesidir. İstanbul’un Merkezi olarak kabul edilen, Aksaray, Beyazıt, Sultanahmet ve Eminönü’ne kadar ki olan Tramvay yolunun tamamen trafiğe kapatılarak, Yürüyen Merdiven Sistemine geçilmesi. İstanbul’un kalbi olarak adlandırılan bu güzergâhtan Tramvayı da kaldırarak, tramvay raylarının yerine yürüyen düz merdivenler koyarak halkın ücretsiz ve kolay dolaşımını sağlamaktır.

Bu her üç projede son derece pratik uygulamalı, maliyeti çok az ama insana hizmeti çok büyük, getirisi çok fazla olan projelerdir. Mesele bu koca kentin insanlarını mutlu etmekse, işte onların rahatını sağlayacak kolay uygulanabilir projeleri hayata geçirmek daha akıllıcaydı bana göre.

Hele bir yarışma sonucu açıklansın, bu köşemden inşallah her üç projemi de teker teker açıklayarak siz okuyucularımla paylaşacağım. Eğer sabırsız olanlar var ise, http://www.mehmetballi.com/projelerim.html adresine girerek, daha birçok uygulanabilir projelerimi inceleyebilirler.

Ben bir mühendis ya da teknik bilgilere sahip değilim. Ama ben bu şehirde oturan, herkesle aynı sorunları paylaşan ve bulunduğumuz mevkiden de durumu analiz edebilen duyarlı bir vatandaşım. Ya da hani derler ya bir toplum mühendisiyim.

Hiç çekinmeden tüm medeni cesaretimle düşüncelerimi yazıya döktüm. Bir Doktor dostumdan da projelerimin kabul görülebilirliliği hakkında ön bilgi aldım. Tüm hakları ve orijinalliği tarafıma ait olan projeleri internet ortamında bir e mail gönderir gibi İBB’ye gönderdim.

Yarışmanın bitiş tarihinden üç ay sonra İBB’nin ilgili makamına durum ile ilgili bilgi almak için aradım. Üç projemden birinin üç ayrı teknik komisyonu başarı ile geçtiğini öğrendim.

Tabi sevindim. Dünya çapında düzenlenen bir yarışmada teknik bilgilere sahip olamama rağmen, düşüncemi başarılı bir çalışma ve gayretimle, Teknik komisyonun şartlarına uydurabilmek, para ödülü kazanmaktan daha önemliydi. Çünkü kendimi aşmıştım. Ne demekti üç ayrı teknik komisyonu aşarak büyük projeler kategorisine girmek, İstanbul halkının faydalanacağı yeni bir hizmet uygulamasına imza atmış olmanın sevabına nail olmaktı..

İşte bu kabul gören projelerin uygulanabilirliliği test ediliyor sanırım şimdi. Tabi bizde sabırsızlanıyoruz bukadar işin uzamasına. Çünkü benim kabul gören projem çok pratik, ucuz maliyetli ve de hemen kullanılırsa daha verimli olabilir bir mahiyettedir.
Umarım birileri bizleri küçümseyerek bu projelerimize taş koymaz. Neye üzülürüm ozaman, İstanbulluların hayatını kolaylaştıracak olan pratik uygulamalardan mahrum olmasına. Zaten yeterince bürokrasiden şikayet etmiyor muyuz?.

print

Bir cevap yazın