Yeni bir iş, uğraşa başlarsınız.
O işte, uğraşta başarmayı, kazanmayı çok istersiniz.
Gece onunla yatar, sabah onunla kalkarsınız.
Yoğunlaşan duygularınız; yorulan vücudun acısını, hatalar yaptıran beyninizin, mantığınızın önüne geçmiştir.
Bu süreç sizi içten çökertmektedir ama siz farkında değilsinizdir.
“ Olmalı… Olacak” şartlanmasıyla bazı şeylerin yitirildiğini göremezsiniz.
Oysa…
O iş, uğraş, hedef, ideal her ne ise; hayırlıysa olsun.
Hayrı varsa beri, değilse geri kalsın…
* * *
Yaşamının baharındaki Süleyman’a her karşılaştığımızda söylemişimdir.
Ülkesini, insanını, İzmir’in Menderes ilçesini çok seven delikanlıydı.
Belediye Başkanlığına aday olmuş, 39 yaşın enerjisiyle bir yıl önceden yola çıkmıştı.
Dünyası politika olmuş, kazanmaya kilitlenmişti.
Bu amaçla nerede, hangi zamanda bir sosyal hareket varsa, içindeydi, yanındaydı.
* * *
Günler geçtikçe stresi artıyordu.
Kafasındaki kurgular, beynini ve kalbini zorluyordu.
Son nefesinden 12 saat önce karşılaştığımızda yine sordu:
“Olacak değil mi?”
* * *
Hayırlısı ise olsun…
* * *
Olmadı.
Gece yarısı göğüs ağrısıyla yatağından fırladı.
Eşinden su istedi.
Tıkandı, olduğu yere yığıldı.
Pehlivan gibi adam; Menderes’in DSP Belediye Başkan Adayı Süleyman Pehlivanoğlu;
Seçim zaferini değil, seçim gününü göremedi.
Tabutuna sarılan eşinin ağıtı yürekleri dağlarken, ders veriyordu:
“Süleyman’ım değer miydi?”
* * *
Nur içinde yatsın.