Henüz ve Hala Mum Çiçeği

O şiirde hangi kelimeyi yanlış yerde kullandın ki en berbat neden bile umuda taşınabiliyor henüz;

hala o kelimeyi o umutta bulabiliyorsun o kelimede hangi şiiriyete yer vermediğini anımsamıyorsun henüz;

hala o duyguyu taşıma heyecanını koruyabiliyorsun. O umutta göğsünde çarpıp duranın ne olduğunu kavrayamıyorsun henüz,

hala çatlamayacağına inancın tam ve teklemesine bakarak orda bir yürek olduğunu söyleyebiliyorsun. o gecede kaç yıldız kaydı saya bilmiyorsun henüz;

hala gözlerini kapamadığın için en son yıldızın kayabilme ihtimaline yaşadığın için inanamıyorsun. O şarkıda bir hüzzam taraf yok ve onun için o şarki o hüznü taşıyamıyor henüz;

Hala şarkı devam ediyor ve sen ayakta kalmanı arabesk bir nedene bağlayamıyorsun. O geçmişte yoluna çıkan bir ıhlamur ağacıysa henüz;

hala hangi dalında sallanacak kadar zayıflar bedenin hesaplayamıyorsun. O gelecekte sürgününü senin toprağından alabilecek çınar ağacıysa henüz;

hala o çınarın gölgesine giremeyecek kadar onuruna nasıl yaslanabiliyor kıyaslayamıyorsun.O baharda koparılmaya tenezzül edip boyun deviren bir çiçek yok henüz;

hala hepsi mağrur ve çetin, bunu usanmadan haykırıyorsun. O çiçekte desen desen incelik ve zarafet salınıyor henüz;

hala o çiçeğe kıyabilecek bir cesarete dokunamıyorsun. O nehirde bin bir umut, yüz binlerce ışıltı, milyonlarca coşku var henüz;

hala o nehre ulaşacak som balığının hikayesine aldanıyorsun. O toprakta beden beden gurur var henüz;

hala toprağı yarıp geçecek bir depremle sarsılıyorsun. O zarafette içinde barındırdığı hazineyi Keşfedebilmiş değil henüz;

hala bir tavus kuşunun o zarafette pervaz edebileceğini sanıyorsun. O mistik sezgide kurşuni bir havayla ağırlaşır bedenin henüz;

Hala nisan yağmurlarının bile gözyaşlarını perdelemesine inanamıyorsun. O rüyada uçup giden kelebeklerin zincirin hangi parçası olduğunu bilebilmiş değilsin henüz;

Hala ayakların onun gezip dolaştığı sahillerde olduğu için ayağına takabileceğin bir zincir bulamıyorsun. O yalanda yirmi altı aylık tebessümü mutlak bir anda anlatamıyorsun henüz;

hala gerçeğin kapısını herkese aralasan da kimseye açamıyorsun. O gözyaşında yoğrularak hamlığını atabilmiş gönül yok henüz;

hala asil bir gelecekte neslinin çağlayanlaşabileceği bir acıyla kıvranabiliyorsun. O diyarda ıstırabın zerresini taşımıyor akıhl henüz;

hala ruhunun onun sikletine dayanabilecek bir zemin aramasına sızlanabiliyorsun. O fırtınada huzur olmadığı için bütün yapraklar dökülmüştür henüz;

hala fırtınanın mı? yüreğinin mi? yaprakları soldurduğunu ayırt edemiyorsun. O günahta sabrın son saniyesini kullanmamıştır nezaket henüz;

hala o günahı nasıl işlemiş değilsin anlayamıyorsun. O denizde köpürüp duran dalga değil heyecandır henüz;

hala o denizin dalgalarına davranarak sahile ulaşamıyorsun. O göğüste aşkın bir kurşun gibi taşınmadığını biliyorsun henüz;

hala yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorsun…

print

Bir cevap yazın