Hikayelerimizi Paylaşalım..

Geçen akşam Opera Sahnesinde “Yaşam ve Tango” isimli bir bale izledik.

“Hikayelerinizi paylaşın” diyordu, sanatçı son perdenin girişinde ve bitişinde..
Evet. Herkesin bir öyküsü vardı. Hepimiz ömür yolculuğunda sayısız hikayeler yaşarız, yaratırız..
Bazılarımız da yaşanmışlığın ve yaşanabilecek olanların senteziyle yazarız öykülerimizi..
Yazarız, yaşarız, belki yepyeni öyküler yaratırız da, onları paylaşmayız dostlarla..
İşte, onu söylüyordu oyuncu, baleci arkadaşımız.
Israrla “hepimizin hikayesi vardır, onları paylaşın” diyordu.
Peki, paylaşalım da, dinleyen var mı?
Başka hayatları merak eden, yaşam deneyimlerini dinlemekten zevk alan insanlarımız eskide mi kaldı yoksa?
Yoksa insanlarımız günlük koşturmacaların girdabında mı ömür tüketmekte?
Bu durumda hem anlatılacak hikayelerimiz olmasına hem de dinleyecek kişilerimizi bulmamıza çalışmalıyız.
Her yaşam ilginçtir, değerlidir..
Bir ömre bir çok yaşam sığdıran insanlarımızı bilirim, tanırım..
Önemli ve değerli olan da budur: Bir ömürde fazlaca hayatlar yaşayabilmek..
Örneğin Türkan Saylan bu kişilerden biridir.

Sabahattin Ali, Sait Faik, Gazi Yaşargil, Oktay Akbal, Oktay Sinanoğlu ve daha çokcası böyledir.
Çok şeyin felsefesi yapılabilir; işlerin, gelişmelerin,edebiyatın, iktisadın, yazı yazmanın..
Ama bazan da önemli olan yaşamın felsefesini yapmaktır.
Çünkü bir şeyin felsefesini yapmak, onun özünü konuşmaktır.
Hayatınızın felsefesi, onun muhasebesi değildir.

Yaşamı sorgulamak da değil. Yaptığımız sadece yaşadığımız hayatın “ne olduğunu” kavramaya çalışmaktır..
Bu kavrayış paylaştığımız öykülerde kendini gösterir.
Sevgili yazan, çizen, okuyan, duyumsayan arkadaşlar, dostlar..
Yaşam öykülerimizden hiç olmasa bir kaçını damıtarak sunun bizlere, anlatın, yazın, paylaşın..

print

Bir cevap yazın