Bir ülkede eğer hukuk “mukuk”laşıyor ise ve bu devletin en üst düzey yetkilisinin zikrine dönüşmüş fikri ise; way limine…
Eğer bir ülkede üst düzey hukukçu(lar) hukuku “mukuk” (367, taş atan çocuklara inanılmaz hapis istemleri, hortumculara af…) anlayışıyla görüp o şekilde karar veriyorlar ise; way limine…
Eğer bir ülkede devletin en tepesinde yer alan zat; “Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz ” diyor ve gerçekten de “mukuk”laştır(ıl)dıktan sonra “bir şey” olmuyor ise; way limine…
Hukuk en son bile terk edilmemesi gereken “ilke” olmalıyken bizim ülkemizde “mukuk”laşıyor ise; way limine…
Yıllar önce yazdığım bir oyunda kentin ana artellerinde yolların bozukluğunu sürücünün derdini ifade etmesi için bir replikte; “yollarımız çukur-mukur dolu, abrayla geldik ama burnumuzdan geldi” şeklinde söyletmiştim. Tam da benzeşen bir edayla söyleyiverirler bizim üst düzeydeki sorumluluk sahibi yöneticilerimiz: hukuk-mukuk; çay-may, kedi-medi, çuku-mukur, peynir-meynir…
Olmaz, olamaz böyle bir şey, inanılır gibi değil! Hukuk köklü devlet geleneği olan ve 20. yüzyılda bile bu ülkede “çukur-mukur”un “mukur”una benzetilmişse, ya da “mukur”laştırılmış ise; way limine tabi ki… “Way limine”; Vah/vay bana yerine geçer kırmanci şivesinde. Şimdi şu duruma bakın Allah aşkına: Hukuk yani devletin yasalarla belirtilmiş hakları yine devlet erkânınca “mukuk”laştırılıyor. Yani hukukumsu, hukukumtrak, hukukvari bile değil. Hukuk bu şekliyle çiğ köfte gibi cıvıklaştırılmışsa tabi ki yeri gelince hukuk, yeri gelmeyince de (nasılsa artık) “mukuk” oluveriyor. Kısacası hukuk; “Ya kardeşim ne hukuku? Hukuk ne gezer” türü bir garibi hilkat ediliyor yetkililerce… Way limine… Oysa medeni, çağdaş, özgürlükçü, sosyal ve hukuk devletinde böyle bir anlayış mümkün olabilir mi? ABD’de, Avrupa’da, gelişmiş diğer ülkelerde böyle bir saçmalık düşünülür mü? Alimallah bu yetkili ağzıyla kuş değil kuş sürüsü tutsa derhal yetkileri ellerinden alınır. Ya bizde? Nerdeee? Beyler hukuk bir ülkede “mukuk”laşırsa o ülkede artık hiç kimse emniyette değildir. Hiç kimsenin hak garantisi, hak arama garantisi, haksızlık ve zülme uğramama; uğradıktan sonra da hakkına kavuşma garantisi olmaz olamaz. Nasıl olsun ki? “Birilerinin işine gelince hukuk” anlayışının tek garantisi! vardır:
Her an herhangi birimizin hakkı ve hukuku ayaklar altında pert edilebilir. Zaten ülkemizin de çağdaş bir demokrasiye, en ileri seviyedeki insan hakları bilincine ve eşit, adil, dengeli bir paylaşıma sahip olamaması “hukukî anlamda evrensel normlardan ve uygulamalardan” uzak durmasındandır. Ülke yönetimi vatandaşının eğitim, bilgi ve bilinç düzeyinin artmasını ancak ve ancak yukarıda saydığımız olmazsa olmaz koşullarla gerçekleştirebilir. Ama gelin görün ki 70-80 yıl boyunca -zaman zaman demokrasiyi darbelerle askıya alma cüreti de dahil- her yol denenerek ülkenin ilerlemesi durdurulmuş hatta ve hatta gerilere götürülmüştür. Anlaşılan odur ki birilerin tarafından yine öyle yapılmak isteniyor. Hukuku “mukuk”laştırma projesi ve hukuka düzenlenen sabotajlar bu kötü amaca hizmet etmektedir. Peki, Buna seyirci mi kalacağız? Bunu söyle(n)memiş mi kabul edeceğiz? Yahut; “olsun canım ne var bunda, demişse demiş amaaaaan boşver” mi diyeceğiz?
Demokratik, hukuki haklarımızı “mukuk”laştırmalarına izin mi vereceğiz? Asla! Öyle yağma yok! Yine demokratik ve hukuki haklarımızı kullanıp buna izin vermeyeceğiz. Çünkü kolay elde edilmedi bu hak-hukukumuz. Cesedimizi çiğnetir hak ve hukukumuzu “mukuk”laştırmayacağız. Bu böyle biline…
Yoksa;
Way limine…