Hüsn- ü Aşk

“Hüsn- ü Aşk (Güzellik ve Aşk)” Mesnevisi, Şeyh Galip’in Türk Edebiyatına en büyük hediyesidir.

Biliyor musunuz bu eser bir iddianın ispatı… Şöyle ki;

Seçkin bir toplulukta Şair Nabi’nin ”Hayrabat”ı okunur. Şairi övmede pek ileri gidilir. Öylesine abartılır ki, sonunda “Ona benzer bir eser daha yazılamaz” denilir. Bu söz Şeyh Galibin şair damarına dokunur. Onu daha iyisini yazma konusunda kışkırtır. Öylece Hüsn- ü Aşk yazılmış olur.

 Galip bu eserini Mevlana’nın Mesnevisinden esinlenerek yazdığını söyleyerek şöyle der;

 Esrarımı Mesneviden aldım

Çaldımsa da miri malı çaldım

 “Hüsn- ü Aşk” insanın güzelliğe karşı duyduğu aşkın, gerçek aşka varmak için, daha doğrusu güzelliği kendinde bulmak için çıktığı serüven dolu yolculuğun simgesel anlatımıdır.

Beni Muhabbet (Sevgi oğulları) adlı bir kabilede, bir gece Hüsn ( Güzellik) isimli bir kız ile Aşk adlı bir oğlan doğar. Bu iki çocuk beşik kertmesiyle töre gereği nişanlanırlar. Okuma yaşları geldiğinde ikisi de Mekteb-i Edebe (Terbiye okuluna) giderler. Okulda Molla-i Cünun( çılgınlık bilgesi) onlara ders verir.

Öylece Hüsn ile Aşk arasında temiz bir sevgi akışı başlar. İkisi anlam bahçesinde salınıp gezinirler.

 Sühan( söz ) adlı yaşlı biri, onlara yardım ederek duygularını dile getirerek, aralarını bulmaya çalışır.

Ne var ki, o yerlerde düzeni sağlayan Hayret isimli kudretli biri, bunların görüşmelerini engeller.

 Bu engel, aralarındaki sevgiyi büsbütün büyütür. İki sevgili birbirini iyice özler. Hüsn’ün dadısı İsmet (iffet) ona öğütler verir. Aşk’ın lalası Gayret ise Hüsn’e kavuşmak üzere, onu içten harekete geçirir, şevklendirir.

 Aşk, Çılgın Bilgesinden aldığı ipuçları ile kabilesinin ulularından Hüsn’ü ister. Kendisine bunun zorlukları anlatılır. Kalbin kimyasını bulmadaki güçlükler dile getirilir.

Yoldaki akıl çelici tuzaklardan, cadılardan, cinlerden, her türlü korku ve kuruntunun cisimlenmiş hallerinden söz edilir. Sonunda Güzelliğe kavuşmak olduktan sonra, bütün bunlar Aşk’a vız gelir. Lalası Gayret’in yardımıyla düşer yollara.

Kuyuya düşüp çıkarak, engelleri aşarak, zorlukları yenerek, bir dizi sınavdan geçerek, dışında gibi gözüken içindeki devlerle, cadılarla, cinlerle hesaplaşıp yüzleşerek gönül ülkesine varır.

 Orada sevdiğini bulur.

Aşk Güzellik, Güzellik Aşk olur. Kavuşma demi gelir.

 Burada Söz, Aşk’ı Hayret’e bırakır. O da Aşk’ı elinden tutarak sevgiliye götürür. Kavuşma perdesi açılır. Bundan ötesi gözlere örtülür.

 Söz sessizliğe bürünür, sükût olur…

Yaşam boyu devam edecek bu hikâye, benim dizelerimle şimdilik son bulur.

 Ey kari, yani okur!

Sanma ki bu bir sansür

Buna derler aşk-ı pür.

 Sevgi, Güzellik ve Aşkla Mutlu kalın.

print

Bir cevap yazın