Artan pirinç fiyatları birçok yorumu beraberinde getirdi. Küresel ısınma sonucu dünya tahıl fiyatlarında zaten bir artış bekleniyormuş fakat ülkemizdeki kimi fırsatçılar da bunu çok iyi değerlendirerek fahiş zamlar yapmışlar.
O halde toplum olarak yapmamız gereken: pirinç satıcılarını boykot etmek, bir süre de olsa pirinç satın almamakmış. Peki, ikame edeceğimiz gıda neymiş onu biliyor musunuz? Yok, bulgur değil. Zira onu da stok yapmış fırsatçı taifesi. Yani dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma meselesi. Pirinç yerine önerilen alternatif bitki ıspanakmış. Yok ya gülmeyin, gerçekten öyleymiş.
Birden aklıma çocukluğum geldi. O dönemlerde de bir yeşil mercimek kampanyası başlamıştı. Önceleri pek anlam verememiştik böyle bir kampanyaya. Her akşam ve şu anki reklâmlar sıklığında kampanya içerikli filmler gösterilirdi. Ak saçlı kara kuru Prof. Dr. Ayşe Baysal, mercimek ve faydaları hakkında çok önemli bilgiler verir, ardından da etle yapılan tüm yemeklerin mercimekle de yapılabileceği anlatılır durulurdu. Mercimekli börekler, mercimekli dolmalar ve daha neler neler anlatılırdı. Biz de (yanlış anımsamıyorsam) televizyonların henüz tek kanal olmasından dolayı bir yandan çekirdeklerimizi çitler, bir yandan da bu kampanyaları izlerdik. Bir süre sonra Metin Akpınar bu konuyu mizahi bir şekilde de eleştirmişti. O günlerden bu günler mercimek kullanımı nasıl değişti bilmiyoruz ama kimi baklava üreticilerinin yeşil mercimeği çiğ olarak kıyıp, Antep fıstığı ile karıştırıp baklava imalatında kullandığını öğrendik. Bir şey daha öğrendik. O dönem üretilen mercimek satılamamış ve TMO’nun elinde çok fazla stok oluşmuş. Oluşan stok da bu kampanyalarla eritilmeye çalışılmış.
Pirinç fiyatları da dünya piyasalarında % 40 artarken ülkemizde % 130 civarında artış göstermiş. Bu vurguncu camiasına paramızı kaptırmamak için ise ıspanak yememizi öneriyor aklıevveller.
Ya kardeşim, siz hiç çarşı Pazar dolaşmıyorsunuz anlaşılan. Pazarlarda vatandaşlar en ucuzu nasıl alırım mücadelesi veriyor. Eskiden pazarların çöpleri dolar taşardı şimdi bomboş duruyor. Sebzenin, meyvenin çürümüşü, bozulmuşu bile kapışılıyor. Ne pirinç ne bulgur ne fasulye düşünecek hal kalmamış insanlarda. Buna karşı kocaman adamlar televizyon karşısında arzı endam ederek millete nasıl daha ekonomik yaşanılacağının dersini vermeye çalışıyorlar. Kimileri de Paris’te oturup Anadolu köy romanı yazma derdinde anlaşılan.