Mehmet BALLI
İSTANBUL NOTLARI
Hz.İbrahim, sözünde durup oğlunu kurban etmek istedi. Cenab-ı Hak, (İbrahim, gerçekten rüyasına sadakat gösterdi. Elbette bu açık bir imtihandı. Oğluna karşılık ona büyük bir kurbanlık koç fidye verdik. İhsan sahiplerini böyle mükafatlandırırız) buyurdu.
Hz.İbrahim, Nemrud tarafından ateşe atıldığında canı ile,
Hz.İsmaili kurban etmesi emredildiğinde evladı ile,
ovaları kaplayan bütün sürülerini bağışlamakla da malı ile imtihan edildi.
Üç imtihanı da kazandı. Kur’an-ı Kerimde, (Sözünün eri İbrahim) diye övüldü. (Necm 37)
Böyle sözünde durmak büyük fazilettir. Kur’an-ı Kerimde, sözünde duranlar övülmektedir:
(Müminler içinde Allah’a verdiği sözde duran nice erler var.) [Ahzab 23]
(Elbette İbrahim, sadık bir Peygamberdi.) [Meryem 41]
(İsmail, sözünde sadık resul bir Peygamberdi.) [Meryem 54]
Hadis-i şerifte ise buyuruldu ki:
(Doğruluk iyiliğe, iyilik Cennete götürür. İnsan doğruluk ile Allah indinde, sıddıklardan yazılır.) [Müslim]
Hz.İbrahim, Cenab-ı Hakkın gönderdiği koçu kurban etti. Peygamber efendimiz, Eshab-ı kirama, (Kurban kesmek, babanız İbrahim’in sünnetidir) buyurdu. (Hakim)
Dinen zengin sayılmayan kimsenin, borcu yoksa, gücü de yeterse, kurban kesmesi çok iyi olur. Hadis-i şerifte, (Bayramda kurban kesmekten daha faziletli bir amel yoktur. Ancak sıla-i rahm bundan müstesnadır) buyuruldu. (Taberani)
Yerinden yurdundan uzak kalmış, yaşlanmış bir zat’a bir erkek evlat nasîb oluyor. Nice zaman onu ummuş, beklemiş Ne zamanki büyüyor kendisine refakat etmeye başlayıp hayatının bazı merhalelerinde kendisine destek oluyor iken, Rabbinden emir gelince, (Peygamberlerin rüyaları vahiydir) emre itaat etmekten başka aklına bir şey gelmiyor, itiraz yok Ya Rabbi! Şimdi bu hüküm de nereden çıktı Neden? Niçin! Demeden mutlak bir itaat ve teslimiyet
Ya Rabbi! Bu ne iman bu ne itaat… Halil olmak kolay mı?
Allahu Teala’ya yakın olmak, dost olmak ucuz mu?
Bu iş gerçekten çok zordur, bunda şüphe yok!
Oğlunu bir savaşa göndermiyor ki, veya ona hayatına son verecek bir teklifte de bulunmuyor Bu işi, oğlunu boğazlama işini bizzat kendisi yapacak…
Gelelim İsmail Aleyhisselam’a: Babasının gördüğü rüyayı tasdik için, boğazlanması gerektiği kendisine bildirilen çocuk acaba ne düşündü? Neye karar verdi?
Şimdi İsmail Aleyhisselam babasının daha önce yükseldiği ufuktadır Ne diyor:
-“Ey Babacığım! Ne ile emrolunduysan yap İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın “(Saffat:102)
Burada bile inşallah demeyi unutmuyor Nasıl hitap ediyor? Babacığım! kelâma bakınız. Bir sevgi, bir yakınlık ifadesi yokmu. Boğazlanma düşüncesi, demek onu üzmemiş, ürpertmemiş, akli dengesini bozmamış, hatta edep ve terbiyesini, sevgi ve muhabbetini dahi eksiltmiyor Bu ufku bu ruh halini, anlayabilmek için bunu kendi çocuklarımızla karşılaştırırsak daha iyi tasavvur edebiliriz
Şimdi ki çocuklar olsa ne der: “Babam kafayı üşüttü, aklını yitirdi herhalde, gerçekten kesecek galiba”, derken kaçar gider değilmi…
İsmail Aleyhisselam bu durumda Allahu Teala’ya karşı da edebini muhafaza ediyor Kendi tahammül gücünün sınırını ve hududunu biliyor Kuru bir kahramanlık taslarcasına, Pehlivan edasıyla cesurluk arzetmiyor Kendine pay ayırarak (Ben şöyleyim, ben böyleyim Allah yolunda canımı kanımı veririm vb ) demiyor da, bütün hikmetiyle Allah Tealâ’ya havale ediyor
-“Allah Tealâ dilerse beni sabredenlerden bulacaksın ”
Görüşme ve konuşma faslı biterek, sıra tatbike geliyor İşte cihan tarihinin benzersiz ve eşsiz tablosu… Hakkın emrine boyun eğip itaat etmenin büyüklüğü, imanın azameti ve Allah Tealâ’nın emrini gönül rızasıyla karşılamanın ehemmiyeti, insanoğlunun alıştığının dışında bir kere daha tecelli ediyor. Babası yavrusunu yatırmış, çocuk ise kendini teslim etmiş, itiraz yok Allahu Teala bu sahneyi Kur’an’da beyan ediyor:
– “Böylece ikisi de Allah’a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca” (Saffat:103)
Artık iş apaçık bir vaziyete girmiştir Baba oğul tam bir teslimiyet içinde İşte İslamiyet budur Gerçek mânası bununla belli oluyor Rıza, itaat, teslimiyet… Allah Celle Celalühu’nun hükmünü hoşnutlukla huzurla, O’na saygı gösterme zevkini duyarak mukabele etmek vardır
Çileleri dolmuş, imtihanları sona ermiştir İmtihanın neticesi çıkmış, gayesi gerçekleştirmiştir Bedenin acıması, kanın çıkmasından ve cismin boğazlanmasından başka hiç bir eksik taraf kalmamıştır
Cebrail Aleyhisselam elinde, Allahu Teala’nın fidye olarak gönderdiği büyük koçla inerken yüksek sesle:
-Âllâhü Ekber! Âllâhü Ekber! nidâsıyla tekbir getiriyor İbrahim Aleyhisselam kafasını kaldırıp bu manzarayı görünce:
-Lâ ilâhe illellâhü vellâhü ekber! diyor
İsmail Aleyhisselam da bu sesleri duyunca, meseleyi anladı ve hamd etti:
-Âllâhü ekber velillâhil hamd!
Bu sebepledir ki tekbirler, kurban bayramı günlerinde 23 vakit, namazlardan sonra getirilir
İşte Kurban kesmek, iman hakîkatinin bir abidesi halinde yükselen bu muazzam hadisenin, anma töreni olarak İslami vecibeler arasına katılmıştır
Rabbim bugünün dünyasında harama bulaşmamış tertemiz, sözünün eri, dürüst ve ailesini de bu doğrultuda kollayıp yetiştiren Hz. İbrahim gibi baba olabilmeyi nasip etsin. Bunu yaparsak, inşallah Hz. İsmail gibide bir oğul bize nasip olacaktır. El eli yıkar elde döner yüzü yıkarmış, yada ne ekersen onu biçersin.
Nasıl buldunuz bu makaleyi. İçiniz burkularak okudunuz sanırım. Bir kez daha baştan sona okursanız bu kez göz pınarlarınız rahmet damlalarıyla çağlayacaktır.
Bu vesileyle bütün okurlarımızın Kurban Bayramını tebrik eder, Allahu Teala’ya yaklaşmamıza vesile olmasını kendisinden niyaz ederim