İnsan neden yalan söyler ki? Neden gerçekleri saptırır?
Eminim ki en başta gelen sebeplerden biri korkudur. İnsan bir şeyleri, birilerini kaybetme korkusu yaşadığında yalana başvuruyor. Elinden bir şey gelmiyorsa, en kolay olana, yalana başvuruyor.
Yalan davranışlarla da yapılıyor. Gerçek karşısında, gerçek olmayanı ima eden bir bakış, bir jest, bir mimikle bile yalan yapılabiliyor.
Bazen hiçbir şey yapmadan da yalan yapılabiliyor. Doğru olan karşısında sessiz kalmakta yalanların en büyüğü sayılmaz mı sizce de?
Dikkat edin bakın yalan söyleyenler karşılarındakilerin gözlerine bakamazlar genelde. Ama çok usta olanları saymıyorum. Onlar karşısındakinin gözlerinin içine baka baka yalan söylerler.
Gözler aslında dışa açılan pencerelerdir. Gönülden geleni gösteren pencereler… Bu nedenle doğruyu söylemeyeni ele verirler.
Yalanı birinin arkasında söylemek ise gıybet oluyor. Ya dedikodu…
Yalan sonuna kadar sürdürülmeye çalışıldığında süre uzadıkça kopukluklar, bir takım tutarsızlıklar artar. Tüm detaylar yerine oturmamaya başlar. Ama sonunda çözüldüğünde doğru olmadığı ortaya çıkar.
Eğer olayın etkisi küçükse diğerleri ilgilerini kaybettiğinde unutulur gider. Ama böyle bir yapay güvence yalanın söyleyen kişiye alışkanlık sağlamasına sebep olur ve daha büyüklerine yol açar.
Bu durumu önlemenin yegâne yolu uygun bir şekilde doğruyu açığa çıkarmaktır. Zira sessiz kalmak da bu duruma iştirak etmek olur çoğu zaman. Bunu yaparken tüm tarafların hayrına bir şekilde yapmak en idealdir. Yalanın muhatabının zarar görmesine mani olunurken, yalan söyleyene en uygun bir şekilde nasihat etmek en doğrusudur. Yada bir cezaya tabii tutmak gerekir.
Netice itibariyle mümkün olduğunca her insan, her durumlarda geri kazanılmalıdır. Bir şekilde ders alınması sağlanarak doğruya, hayra çekilmelidir.
Zira esas amaç kimseyi yıkmak, yok etmek değildir. Elimizden geleni yapmalı, gerisini de Yaratana bırakmalıyız.
Yalansız bir dünyada gerçek Sevgiyle mutlu kalın.
Devamı yarın…