İki Yüksek Hukukçu, İhraç İddiasıyla Mahkemeye Sevk Edilirken…
Adalet Bakanlığı, ulusal basında ve ayrıca internet sitelerinde geniş bir şekilde yer alan iki hukukçunun soruşturulması haberleri üzerine web sitesinde basın açıklaması yapılmıştır. Bilindiği gibi Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman KAÇMAZ ile Yargıç ve Savcıların oluşturduğu YARSAV adıyla anılan bir dernek başkanı Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU hakkında yapılan soruşturmayı bitiren teftiş kurulu tarafından bu iki hukukçunun ihraç edilmesi için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna başvurulduğu açıklandı.
Bilindiği gibi, YARSAV Başkanı Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU, dernek başkanı sıfatıyla, özellikle Adalet Bakanlığı bünyesinde yapılan bir çok tahkikatlarda meydana gelmekte olan yasa ve Anayasa dışı olaylara karşı çıkmakta ve bunları bakanlığa, yetkili kurullara ve görevlilere duyurmakla tanınıyordu. Son derece önemli ve ciddi konuları ele alan, adliyede işlenen usulsüzlükleri çok açıkça, net bir şekilde dile getiren ve kamuoyuna duyuran Başkan EMİNAĞAOĞLU’ nun bu hareketleri takdirle karşılanıyordu. Adaletimiz, hâlihazırda adalet içerisinde görev yapan bir Yargıtay savcısının bu hareketlerini bir türlü içine sindiremiyor, hazmedemiyor ve açıkça cephe alıyordu. Oysa EMİNAĞAOĞLU hukukçu ve bir dernek başkanı olmanın gereklerini yerine getiriyordu. Yargımız, yüksek hâkim ve savcılarımız, adalet bakanlığı çevresi, böylesine yazılara, tenkit ve önerilere hiç açık ve aşina değildi ve kendisine karşı; “Ne hakla bunları ele alıyor, kamuoyuna duyuruyor ve ihbar mekanizmasını işletiyorsun” diyorlardı. Oysaki ülke kamuoyu, basın, üniversitelerimiz ve medyamız YARSAV Başkanının izlediği bu yolu çok demokratik buluyor, Türk kamuoyu ile kurduğu diyalogdan sağladığı açıklıktan memnuniyetini dile getiriyordu.
Hakkında soruşturma açılan ikinci yüksek hukukçu Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman KAÇMAZ, bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL’ün hakkında; daha önce açılan bir dava dosyasında verilen karar ile sorumlu gördüklerini açıklamış ve buna dair bir karar vermişti. Kaçmaz’ın bu kararını içine sindiremeyen yüksek siyasetimiz, O’ nun hakkında bulunan 7 tahkikat dosyasından dolayı sorumlu bulmuş ve Hâkimler Savcılar kuruluna KAÇMAZ’ ın ihracı için dosyaları sevk ettiğini basına internet sitesinden duyurmuştur. Osman KAÇMAZ’ın raporlu tatil yaptığı ve kendisine yapılan bir başvuruya ilgilenme sözü verdiği, mesai saatleri içerisinde adliyede bulunmamasından dolayı bir sanığın bir gün nezarette fazla kalmasına sebep olduğu gibi 7 suçlamayla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna sevk edildiği açıklanmıştır.
Bu açıklamalardan sonra bizim içimizi yakan ve bu yazımızı yazmamıza neden olan bu açıklamayı irdelemek istiyoruz. Önce KAÇMAZ ve EMİNAĞAOĞLU’ na vebal gördüğümüz ve bütün gazetelere duyurduğumuz bu haberle iki yüksek hâkimi kamuoyunda mahcup etme, lekeleme ve onurları ile oynama yolu seçilmiştir. Adli tahkikatların her birinin gizli yapılması ve duyurulmaması yasalarla güvence altına alınmışken, şimdi bu yasaları ve anayasa hükmünü kendimiz çiğnemekteyiz. İki meslektaşımızı, meslektaşlarımız yakmaktadır. Suçlamalar rahmetli Başbakan MENDERES’ e karşı suçlamalarda olduğu gibi, köpek ve bebek davalarına benzemekte, bu davaların anayasa ihlali suçu olarak duyurulmasını andırmaktadır. Yargı önce kendisini koruyacaktır. Yargı yasalara önce kendisi uyacaktır. Yargı önce yurttaşlarının onurunu, haysiyetini, meslek şerefini koruyacaktır. Yargı çalışmaları sırasında nakise yaratmayacaktır.
Türk kamuoyuna fotoğrafları ile birlikte kaçmaz raporu, Eminağaoğlu raporu gibi başlıklarla, çok açık hüküm verilmiş gibi ithamlarla iki hukukçu çok ciddi şekilde yara almıştır. Sanki sonuçlandırılmış gibi, EMİNAĞAOĞLU’ nun Anıtkabir ve Tandoğan mitinglerine katılması, Cumhuriyet gazetesine destek vermesi, İstanbul Barosunun avukatlar gününde yapmış olduğu konuşma, TBB’ nin yaptığı demokrasi ağırlıklı mitingde konuşması suç olarak gösterilmiştir. Bir Baronun toplantısında yaptığı konuşmalar suç ise biz Balıkesir Barosu olarak yapmış olduğumuz kongre, konferans ve panellerimizde çok Yargıtay başkanını, çok yüksek mahkeme başkanlarını, çok Cumhuriyet Başsavcılarını, çok daire başkanlarını, çok Anayasa Mahkemesi başkanlarını ve çoook savcıları hem de başlarını konuşturmuş, divan başkanı yapmış ve toplantıları idare ettirmiştik. Demek ki Balıkesir Barosu olarak en azından yüzün üzerinde yüksek mahkeme başkanlarına, daire başkanlarına, başsavcılara, üniversite öğretim üyesi profesörlerine suçlar işlettirmiştik
Biz adaletin, biz yargının tahkikatlarında, incelemelerinde çok daha dikkatli olmaları lazım geldiğini düşünürüz. Ülke hukukçuları yargıya karşı hassas, dikkatli davranıyor ve toz kondurtmuyorsa kendilerinin o ağacın sapından geldiklerini unutmayışlarından ileri gelmektedir. Yoksa ülkemizde üzerinde konuşulacak çok olaylar yaşanmaktadır.