İki Yüzlülük

Yalan ve doğru, durumlara ve muhataplarına göre değiştirilerek kullanıldığında ikiyüzlülük oluyor. Yani adamına göre gerçek saptırılırsa çifte standart oluşuyor ve ne zaman ne olacağı belli olmuyor.

 İkiyüzlü olanlar menfaatlerine göre aynı durumlarda bazen yalanı, bazen de doğruyu söylüyor veya yapıyorlar. Bu insanların ne yapacaklarından asla emin olamazsınız.

Çizgileri doğru değildir onların.

Daima zigzaglar çizerler.

İkiyüzlülüğün eskilerde kullanılan Arapça kökenli karşılığı riyadır.

 

Eşit davranışlar olmadığından adalet olgusunu da ortadan kaldırır bunlar. İkiyüzlülük de durumu kimsenin bilmeyeceği, anlamayacağı var sayıldığından aslında her şeyi bilen ve gören Yüce Yaratanı bir kere daha inkâr etmek demektir bence.

 Zaten aldatmaya çalışan aslında kendi aldanan değil midir?

 Zira yapılan her şey sahibine aynen döner. Bu ilahi bir kanundur. Her şey, iyilikte kötülük de dönücüdür. Bu kanun, herkes başkasına yaptığıyla karşı karşıya kalarak yaptığının etkisini anlasın, ders alsın diyedir. Ders alınmadığı takdirde devamlı geri dönecektir.

 İki yüzlülükte yine biraz korku ve biraz menfaat de vardır. Kaybedilecek şeyler için korkarak yapılan her yanlış aslında insana daha çok kaybettirir. Bu sefer kaybedilen küçük şeyler değil insanın temel değerleri olmaktadır.

 İnsan erdem sahibi olarak yaratılmıştır ve böyle olması, kendini daha geliştirmesi beklenmektedir. Ancak insanlar bilgisizliklerinden küçük şeyler uğruna büyük ödünler vermekte, kendilerinden de çok şey, özellikle onurlarını kaybetmektedirler.

 Zira şu maddi dünyada, insan gözle görülür ve elle tutulur bir zarar görmedikçe kaybettiği manevi değerlerinin önce farkına varmaz, var gücüyle maddi kayıplarını önlemeye çalışırlar.

 Manevi değerlerin kaybı zamanla birikerek ortaya çıkar. Anlayamazda, neden olduğunu… Önceleri iç sıkıntılarıyla, tatminsizliklerle başlar ve daha sonra bir çığ gibi büyüyerek tüm benliğini kaplar.

İşte o zaman iş işten geçmiştir.

 Gerçi içindeki vicdan denen olgu zamanında onu uyarmıştır, alarmı çalmıştır ama o bunu işitemeyecek kadar vicdanının üzerini öyle bir örtmüştür ki bu uyarıyı asla duyup dikkate almamıştır.

 Yüce Yaratanımızın içimize koyduğu öz, derinlerde pırıl pırıl parlamakta iken biz ona gerekli ihtimamı göstermediğimizden zamanla zaten kendiliğinden üzeri örtülecektir. Kararıp bizden uzaklaşacaktır.

O aslında Yaratanın düzeninden ne kadar saparsak bizi doğru yola götürecek bir pusula gibidir.

 Yalan ve ikiyüzlülük aslında aynı zararı verirler. İnsanoğlu içinde öyle metotlar geliştiriyorlar ki şaşırırsınız. Bunu ilk başta anlayamazsınız. Aslında tüm insanlar birlikte huzur ve güven içinde yaşamayı öğrenmeleri için gönderilmiştirler. Durmadan onlara zarar veren bu yalancı ve ikiyüzlüler silah bile kullanmadan insan kardeşlerini yok edebiliyorlar.

 Öyle bir gündeyiz ki, bu günün insanı kalabalık içinde bile yalnız birisi gibi davranmaktalar. Çünkü güvenleri kalmamıştır. Yaşamda ilerlemelerinde diğer insanların bir payı olduğunu düşünmemekteler… Birliğin gücünü de unutmuşlar…

 Pekiyi ne yapılması gerekir?

 İlle de topyekûn bir tehdit altında kaldığımızda mı birbirimize sarılacağız? Tek başına üstesinden gelemediğimiz bir bela ile burun buruna geldiğimizde mi diğer insanların farkına varacağız?

 İşte insanoğlu rahat olduğunda, darda değilken en büyük yalanı yapmaktadır. İnsanlara borçlarını unutmakta, görmemezlikten gelmekteler. Bu yüzden geri kalınmaktadır. Tüm insanların yükselmesi için birlik içinde olunmalıdır.

 Hepimizin kaderi diğer insanlara bağlıdır. İşte bu toplu ilerlememizi durduracak en önemli tehlikelerden ikisi yalan ve ikiyüzlülüktür.

 Yalanı küçük, büyük diye sınıflandırarak tehlikeyi basitleştirmek yanlıştır. Bize düşen görev insan olarak aslımız olan doğruluğa dönüp bize verilen en büyük nimetlerin kıymetini bilerek buna layık olmaktır.

 Bu güzelliklerin farkına varıldığında güzel günleri yaşayabiliriz.

 

Gerçek Sevgiyle, Mutluluklar üzerinize olsun…

print

Bir cevap yazın