Kapsama Alanımdasın Yollasam Msj Gider, Pilim Uzun Ömürlü Bu Şarj Toprakta Biter
Dünyadaki teknolojik gelişmeleri 10 yıl rötarla takip eden ülkemiz, teknolojiyi kendi kendine üretemediği, üretileni de geç bulduğu için, sonradan görmenin oğlu olmuş şeklinde eline geçen icadın illaki hakkını vermek zorunda hisseder kendini. Adapte olmak kimileri için zaman alsa da bir kere alıştı mı insanımız asla vazgeçmez ondan. Teknolojik ilerlemeleri geriden takip eden, gelişmekte olan bir üçüncü dünya ülkesi olarak, cep telefonu kullanımı konusunda diğer ülkeleri açık ara farkla geçmekten gurur duymalıyız.
Otobüs, uçak, hastane, vb. gibi cep telefonu kullanmanın yasak olduğu yerlerde gizli gizli cep telefonu ile konuşmak bizim ülkemiz insanlarının asla vazgeçemeyecekleri bir hadisedir mesela. Hatta otobüste cep telefonu ile konuşmak yasak denildiğinde “abi otobüste telefonla konuşmak yasakmış, sen konuş ben dinliyorum” diyen biri ancak bir Türk vatandaşıdır. Doğarken cep telefonuyla doğmuştur çünkü adam, otobüste nasıl bıraksın elinden(!)
Cep telefonu denilen aygıt, diğer teknolojilerden ziyade ülkemizde her kesimden ve her yaştan vatandaş tarafından kabullenilmiş adeta vücudumuza yapışmış yeni bir uzuv haline gelmiştir.
Öyle ki bu alete dantelden kılıf örenler bile vardır.
Cep telefonu milletimize bir anda statü kazandırmıştır. Onu eline alan kendini daha önemli, daha medeni hissetmeye başlamıştır . Teknolojik gelişmelerdeki payı sadece tüketim aşamasında olan vatandaş dâhiyane fikirler üretmeye başlamış, Rize’de bir köyde cep telefonun sadece tek noktadan çektiği tespit edilince ve o noktaya ahşap merdiven kurumuş, böylece köylülerin kıvrak zekâlarıyla bir sorun daha çözüme kavuşmuştur..
Facebookta; ‘Otobüste Cep Telefonu Yüzünden Başımıza Mühendis Kesilenlere Ayar Oluyorum’ başlıklı, ‘otobüslerde cep telefonu kullanma yasağının yurdum insanının toplu olarak sahiplendiği tek kural olmasının temelinde, teknik bir konu olduğu halde eğitim gerektirmeden bu konuda fikir beyan edebilecek durumda olmanın verdiği dayanılmaz ego tatminini görüyorum’ konulu bir sayfa bile oluşturulmuştur, örneğin.
Memleket sazlık olsun, kaz nereden olsa gelir…
Akılda tutulabilen, rakam dizilimi kolay olan cep telefonu numaraları, neredeyse bir ev fiyatına satışa sunuluyormuş. İl trafik kodlarının bulunduğu ve aynı rakamın sıralı olduğu cep telefonu hatları revaçta olup, numaranın estetiğine bağlı olarak binlerce liraya internet sitelerinde satışa sunulmaya başlanmış. Allah Allah…!
Gelir düzeyi ne olursa olsun küçük büyük herkesin elinde bir cep telefonu. Son yıllarda cep telefonu operatörlerinin cazip uygulamalarıyla kesesine göre konuşmak isteyen birçok kişi ise arayacağı kişi hangi operatördense o hattı kullanmak için ikişer telefon taşımaya başladı. Reklamların neredeyse yarısı cep telefonu üzerine. Her gün daha yeni bir model ilgi çekici reklamlarla, teknolojiye aç ve meraklı halkımıza, daha taksitini ödemeyi bitiremediği telefonunu bırakıp bir üst modeli tercih etmesi hususunda bilinçaltı yapıyor adeta. Büyük markaların, işçiliğin ucuz olduğu ülkelerde ürettiği telefonlarla bizim ülkemizde rant arayışı içerisinde olmaları maymun iştahlı halkımızdaki potansiyele bakılacak olursa çok da mantıklı aslında.
Bizler Osmanlı torunları olarak, domuz gribi başta olmak üzere ne bir hastalığın, ne bir kenenin ne de 3-5 voltluk pillerle çalışan cep telefonunun yaydığı dalgaların bize asla zarar veremeyeceğine inansak da yapılan araştırmalarla ispat edilmiştir ki uzun süre cep telefonu kullanmakla başımızı mikrodalga fırın içerisinde bekletmek aynı sonuca sebebiyet vermektedir.
Zamanında Çernobil faciasından sonra Trakya’da da çiftçilere, hayvanları otlamak için dışarı çıkarmamaları söylenince, çiftçinin biri dışarıdan kestiği çayırları ahıra götürüp hayvanlara yedirdiği anlatılır. Bu faciada etrafa yayılan radyoaktif maddelerin Karadeniz uşaklarına asla zarar veremeyeceğini düşünen ve çay üretmeye devam eden, elindeki radyasyonlu fındıkları çocuklara dağıtan Karadenizlilerin, o dönemin bakanlarından birinin ekran karşısında çay içerek çayın zararsız olduğunu saf halkımıza yutturması ve Karadeniz’de yetişen çayları ‘bize bir şey olmaz’ mantığıyla içen Türk halkının, seneler sonra birçok kanser vaka’sına ve sakat doğum yapılmasına vakıf olmasıyla; şimdilerde cep telefonunun verdiği zararların ve ileride sebebiyet vereceği ölümcül sonuçların önemsenmiyor olması bir bakıma aynı.
“Surgical Neurology” isimli bir tıp dergisinin 2009 yılı 72. sayısında “Cell Phones and Brian Tumors: A review including the long term epidemiologic Data” isimli bir makale yayınlandı. Cep telefonları ve Beyin Tümörleri üzerine olan bu makalede, Avustralyalı bir grup uzman 10 yıldan fazla cep telefonu kullananlar üzerinde yürütülmüş 11 ayrı çalışmanın verilerini çözümleyerek, uzun süreli cep telefonu kullanımının beyin tümörü riskini arttırdığını bulgulamışlar. Bu ve benzeri bilimsel bulgular gün geçtikçe artıyor. Bu bilimsel bulguların gündelik bilgi haline gelmesi ise, cep telefonun zararlarını çevremizde cep telefonu etkisi ile kanser sayısı artınca acı bir şekilde gerçekleşecek. Tıpkı az evvel bahsettiğim Çernobil Faciasının ne denli tehlikeli sonuçlar doğurabildiğini insanların tecrübe ederek öğrendiği gibi.
Cep telefonunun ilk defa, Alman prof. Franz Adlkofer başkanlığında AB tarafından da desteklenen reflex isimli 3,5 yıl sürmüş bir araştırma sonucu DNA’ya ve dolayısıyla insan sağlığına zarar verdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Hayatımızın vazgeçilmezi olan bu aletin yaşamımızı kolaylaştırıp, beşeri ilişkilerimizi güçlendirdiğini düşünsek de, aslına bakılacak olursa uzun vadede vereceği tehlikeli sonuç ihtimali, depremde göçük altında kalıp dışarıya haber verebilme ihtimalinden maalesef daha yüksek.
Dünyaca ünlü Amerikan dergisi GQ, son sayısında cep telefonunun kanserle ilişkisini masaya yatırdı. Üreticilerin sigaranın ilk üretilmeye başlandığı yıllarda kanserojen etkisini gösteren araştırmaları nasıl engellediklerini hatırlatan dergi, cep telefonunun da en az sigara kadar zararlı olduğunu ortaya koyan onlarca araştırma bulunduğunu, ancak cep telefonu firmalarının milyonlarca dolar harcayarak bu araştırmaların ‘hasıraltı’ edilmesini sağladıklarını yazdı. GQ, cep telefonunun beyinde tümör oluşumuna sebep olduğuna yönelik iddiaların son dönemde ülkenin ünlü finans merkezi Wall Street’te yaşanan gelişmelerle gözle görülür şekilde kanıtlanmaya başladığını da belirtti.
Bilim dünyasının bu alandaki araştırmalarında en önemli sorunun cep telefonunun henüz hayatımızda çok yeni bir teknoloji olması. Bu nedenle uzun dönemli etkilerini inceleme fırsatı henüz elde değil. Ancak birçok uzmana göre cep telefonları bundan 20-30 yıl sonra bir “kanser salgınına” yol açacak kadar önemli bir tehlike oluşturuyor. Bu anlamda bilim dünyasının önündeki en önemli örneklerden biri Amerikan borsasında (Wall Street) çalışan brokerlar… Brokerlar, 1992 yılından bu yana çok yoğun bir şekilde bazen saatlerce cep telefonu kullanıyorlar ve uzun süreli kullanımın etkilerini görmek açısından çok önemli bir örnek teşkil ediyorlar. İşini kaybetme korkusu nedeniyle GQ dergisine gerçek adını vermeden konuşan “Jim” takma adlı bir Wall Street çalışanı kendisinin de bu yoğun cep telefonu kullanan kişiler arasında olduğunu belirterek şunları anlattı:
“1992’den bu yana cep telefonu kullanıyoruz ve telefonu dayadığım sağ kulağımın hemen üstünde bir tümör çok yakın bir zamanda oluştu. Benimle aynı şirkette çalışan 4-5 arkadaşımın da beyninde tümör çıktı. Hatta birkaç arkadaşımızı da bu hastalığa kurban verdik. Doktorlar kurtulma şansımın yüzde 70 olduğunu belirtiyor. Uzmanlarla görüştüğümde bana son dönemde bu tür tümör vakalarının sıklığının gözle görülür şekilde arttığını söylediler. Özellikle genç iş adamları arasında bu trende rastlanmasının şaşırtıcı olduğunu belirttiler. Wall Street koridorlarında artık herkes bu soruyu sormaya başladı. Bankacılar arasında cep telefonunun tümör yaptığına ilişkin şüphe yüksek sesle dile getiriliyor.”
Dünya Sağlık Örgütü’nde kablosuz iletişim konusunda sağlık araştırmaları yapan kişilerin de cep telefonu endüstrisi tarafından yüz binlerce dolarlık fonlarla ödüllendirildikleri dokümanlar Microwave News adlı dergi tarafından ortaya çıkarıldı.
Yapılan araştırmalarla:
Uluslararası Kanser araştırmaları Enstitü 2008 Interphone araştırması: 10 yıllık cep telefonu kullanımı sonucunda özellikle cep telefonunun dayandığı kulağın bulunduğu bölgede ve beynin o bölgedeki yarısında tümör oluşum riski yüzde 40 arttırdığı,
2009’da İsveç’te yapılan bir araştırma: 20 yaşından önce cep telefonu kullanmaya başlayan kişilerde beyin tümörü oluşumu riski 5 kat daha fazla olduğu,
Bir başka Interphone araştırması ise: Sık ve uzun süreli cep telefonu kullanımıyla beyindeki akustik neuroma adlı bir tümörün oluşum riski yüzde 300 arttırdığı sonucuna varılmıştır.
(kaynak:Vatan Gazetesi)
İsrailli bilim adamları tarafından yapılan araştırmaya göre, düzenli cep telefonu kullanımı tümörlerin büyüme riskini artırıyor.
Amerikan Epidemoloji Dergisi’nde yayınlanan araştırmada, ayda 22 saatten fazla cep telefonu kullanan kişilerin tükürük bezlerinde tümör büyüme riskinin yüzde 50 arttığı belirtildi. Araştırmada, telefonu kulaklıkla kullanmayan veya cihazı hep aynı kulağına götüren kişilerde bu riskin daha da yüksek olduğu açıklandı.
Araştırma, 2001-2003 yılları arasında, yaşları 18’in üstünde olan, 402 iyi huylu tümör taşıyıcısı ve 58 kötü huylu tümöre sahip kişiler üzerinde gerçekleştirildi. Araştırma, Chaim Sheba Sağlık Merkezi ve Dünya Sağlık Örgütü’nde kanser ve radyoloji uzmanı olarak görev yapan Doktor Siegal Sadetzki öncülüğünde bir grup tarafından gerçekleştirildi.
Araştırmanın, günlük kullanıcılar ve işleri nedeniyle telefonu daha çok kullanmak zorunda kalan kişilerle kısıtlı kaldığı belirtildi.(kaynak:edehaber.com)
Uluslararasi Kanser Arastirma Ajansı (IARC), cep telefonlarından ve baz istasyonlarindan maruz kalınan radyo dalgalarını içine alan elektromanyetik alanları, muhtemel kanserojen içeren 2-B grubuna aldılar. Bu bilgi muğlak geliyorsa işte daha anlaşılır olanı: İngiltere Radyolojik Koruma Kurulu’ndan: “Cep telefonları küçük çocuklarda tümör riski yaratıyor.” Bu türden bilgilerden daha çok var; çünkü zaman ilerliyor ve kullandığımız teknolojinin uzun vadede görülecek zararları bir bir ortaya çıkmaya başladı: Dünya iletişim devlerinden AT&T için çalışıp cep telefonunun zararının olmadığını söyleyen Dr. George Carlo, şirketten ayrıldıktan sonra yazıp konuşabiliyor ancak: “Laboratuvar deneyleri, cep telefonu radyasyonunun genetik şifre bozukluklarina yol açtığını göstermiştir.”
“Tehlikeli Oyuncak” adlı eser, cep telefonlarının zararlarını, ve bu zararların nasıl küçümsendiğini anlatan Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nün hocalarından Prof. Selim Şeker, Anıl Korkut’un kitabı.
Şeker ve Anıl’ in bilimsel-akademik bir dile boğulmadan, herkesin anlayabileceği bir dil ve üslupla kaleme aldıkları kitap, cep telefonunun sağlığımız üzerindeki zararlarına ilişkin çarpıcı araştırma sonuçlarını, dehşet verici çelişkileri, cep telefonu üreticilerinin cep telefonu lehine destekledikleri bilimsel çalışmaların nasıl fiyasko ile sonuçlandığını gösteren örnekleri, bilim adamlarının ilginç itiraflarını içeriyor. Kanserden beyin tümörüne, yüksek tansiyondan hafıza kaybına, cep telefonunun kısa ve uzun vadede ortaya çıkan ve çıkması muhtemel olumsuz etkilerinin anlaşılır bir dille açıklandığı kitapta, en az zararla gerçekleştirilecek kullanım için, bir kısmını üst tarafta alıntıladığımız tavsiyelerde bulunuluyor.
Prof. Dr. Selim Şeker, kulağımızın neredeyse içine sokup beynimize bu kadar yakin tuttuğumuz, elektromanyetik radyasyon yayan başka bir cihazın olmadığını belirtiyor ve şöyle diyor: “Diğer aletlerin kullanımında aldığımız zararı, vücut kendini yenileyerek bertaraf edebiliyor. Oysa cep telefonunu yoğun kullandığımız için buna fırsat vermiyoruz. Cep telefonunun kullanımı gün geçtikçe artıyor. Dolayısıyla daha da bağımlısı oluyoruz ve tehlike gittikçe büyüyor.”
Prof. Şeker, zaman zaman medyada cep telefonlarının insan sağlığına zararı olmadığı yönündeki haberleri nasıl karşıladığı yönündeki sorumuzu, sigara örneği ile açıklıyor: “1960’larda sigaranın zararlarından hiç söz edilmiyor, sadece öksürük yaptığı konuşuluyordu. Ama şimdi kanser yaptığını biliyoruz. Biz sigarada yapılan hatanın cep telefonunda da yaşanmaması için dikkatli olmamız gerektiğini, zararlı yanlarıyla ilgili sonuçları ve ihtimalleri belirtip uyarmayı istiyoruz. Bu teknolojiyi bilinçli kullanmak, çocuklardan uzak tutmak gerektiğini, bir bilinç oluşturup cep telefonu üreticilerini, daha az elektromanyetik radyasyon yayan cihazlar yapmaları için zorlamak gerektiğini söylüyoruz.”
(kaynak:noktavirgül.com)
Yapılan bunca araştırma, deney ve sonuca rağmen hiçbirimizin bu aletten vazgeçmeye niyeti olabileceğini sanmıyorum. Ama geleceğimizi güvence altına almak adına cep telefonu kullanımını elimizden geldiğince minimum seviye indirebilirsek ve ivedi durumlar hariç pek sık kullanmamaya da özen gösterirsek; kapitalist sistemin, teknoloji vasıtasıyla meraklısı olduğu halde üretemeyen ve teknolojiyi sonradan görüp, kullanım alanını abartan(!) ülkelere, uzun vadeli bir soy kırım yapmasına da engel oluruz belki…
Bugünkü yazımı Grup Vitamin’in tam bir Türk samimiyetiyle söylediği şu muhteşem ‘Cep Telefonu’ şarkı sözleriyle bitirmek istiyorum.(!)
Servis dışı olacağım senin sayende
Telefonsuz kalağagım ben bu alemde
Kapsama alanı dışına çıktıgımdan mı?
Bloke oldu kalbim aşk hikayende
Gavur yapmış icat etmiş
Kahrını ben çekerim
Pin kodunu unutup isyan ederim
Kapsama alanımdasın yollasam mesaj gider
Pilim uzun ömürlü bu sarj toprakta biter
Hattım açık hep sana numaran hafızamda
Bir not bırak insafsız sinyal sesinden sonra sinyal sesinden sonra
Burdan çekmez diyorlar arayamam ki
Sarjı evde unuttum dolduramam ki
Kartlı telefon bize yakışmaz ki güzelim
Hattı düşürsem bile görüşmeyelim
Gavur yapmış icat etmiş
Kahrını ben çekerim
Pin kodunu unutup isyan ederim
Kapsama alanımdasın yollasam mesaj gider
Pilim uzun ömürlü bu sarj toprakta biter
Hattım açık hep sana numaran hafızamda
Bir not bırak insafsız sinyal sesinden sonra sinyal sesinden sonra