Fırat AYHAN
EKO-POLİTİK
Ekonomideki durgunluğa karşı, hükümetin üzerinde çalıştığı kriz paketinde yer alan kara liste sicil affı, 1.1 Milyon kişiyi ilgilendiriyor. Bu rakamın küçümsenecek bir rakam olmadığı görülmektedir. Rakamın yüksek olmasının sebeplerini irdelersek, karşımıza uygulamadaki yanlışlıkları ortaya çıkarmaktadır.
Kara listenin basit hatalardan kaynaklanan ödeme sorunlarında dahi devreye girmesi, listedeki rakamı yükseltiyor.
Kara liste uygulaması kişilerin kredilerini, kredi kartlarını, çeklerini ve borç senetlerini kapsamaktadır. Bu uygulamada kişilerin borçlarını ödeme performansları, ödeme tarihlerine dikkat edip etmemesini de içermektedir. Kredi ödemelerinde tarihi geçirerek yapılan ödemelerde dahi o kişi kara listede görünmektedir.
Vatandaşın kredi kartı borcu, gecikmeden dolayı takipli borç listesine girdiğinde, henüz icra işlemi başlamamıştır. İcra işlemi başlamadan borcunu iyi niyetli olarak ödeyen kişi dahi kara listeye giriyor ve isminin listeden silinmesi 5 yılı buluyor. Bu nedenle bu kişinin her türlü kredi kartı, kredi talepleri ya da diğer kişisel değerlendirilmelerinde olumsuz bir faktör olarak karşısına çıkıyor.
Kredi kartlarında çok küçük borç meblağında dahi kara listenin uygulanması ekonomiye bir kambur yüklemektedir. Bu nedenle kişinin kara listeye alınması iyi değerlendirmelerden sonra yapılmalıdır. (Örneğin 15 TL’lik borç nedeniyle kara listede görünen bir kişi için, bunun listeden silinmesini sağlamak 5 yılı bulmaktadır.)
Çekler reel sektörde çok sorunları olan bir ödeme aracıdır. Reel sektörde çeklerin bankaca verilmesi aşamasında, bu konuda uzman kişilerce gerekli bilgilerin verilmemesi nedeniyle bilgi eksiklikleri oluşmaktadır. Bankaların çek konusunda yeterli ve doğru bilgiyi vermekte yetersiz kaldığı görülmektedir. Borcuna karşı çek veren kişiler ileriki zamanlarda hangi durumlarda ‘Ödemeden Men’ talimatını vereceğini yeterli olarak bilmemektedir ve bu konuda yanlış uygulamalar olmaktadır. Özellikle sipariş karşılığında çek alan ve bir taahhütte bulunan kişilerin, bu taahhütlerini yerine getirmediği halde çekin ödenmesini istemektedir. Mağdur olan kişi ise verdiği çekinin karşılığını bankaya vereceği ‘Ödemeden men talimatı’ ile yatırmamak istemektedir, fakat bu kanunlar nezdinde doğru bir uygulama olmadığından ya çekin karşılığını yatırıp mahkeme yoluna gitmesi gerekmekte ya da bu çek karşılığında parayı emanet olarak yatırması gerekmektedir. Bu durumda mahkemelerin sorun hakkında karar vermesini beklemekte, bu da birkaç yılı almaktadır. Bu tür çek sorunlarında bankaların verdiği bilgiler eksik ve yanlış olduğu görülüyor.
Küçük girişimcilerin çek konusunu tam ve doğru bilmesi gerekmektedir, bunu da yapabilecek ilk yerin bankalar olduğu bilinen bir gerçektir. Bankaların bu hizmeti sunması ekonomiye olumlu katkı sağlamaktadır ve bu tür sorunlar nedeniyle kara listeye girecek firmaları kurtaracaktır.
Kötü niyetli olarak borçlarını bilinçli şekilde ödemeyen, çekleri karşılıksız çıkan firmaları iyi niyetli firmalardan ayırt etmek gerekir. Reel sektördeki bu tür tıkanıklıkların aşılmasında ilgili bankaların etkin rol oynaması gerekmektedir.
Bankalarda Çek, Kredi Kartı, Kredi ve Senetler konusunda Danışma Kurullarının oluşturulması, bu kurullarda bu tür sorunların çözümünün, alacaklı ve borçlu nezdinde gerekli girişimler yapılarak sağlanmaya çalışılması ekonomiye olumlu etkileri olacaktır.
Bu kurulların kara listeye alınacak kötü niyetli borçluların tespitini yapması, kara listeye alınması gerekmeyen kişilerin gereksiz yere liste kabarmasına neden olmamasını sağlayacaktır.