Kavganın Aslı

Ergenekon delilleri arasından çıkan bir belgede de, Çetin Doğan’ın, gizli bir toplantıda, Alevilerin memleketi ele geçirmesi için yapılması gerekenleri sıraladığı görülüyordu: “Gerçek laiklik, ancak Alevi toplumunda gerçekleşir. Biz Türkiye’de, İslâm dinini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız.”

Nazlı Ilıcak – Sabah

 

Orgeneral Çetin Doğan ismi kamuoyu gündeminden düşmedi. İşçi Partisi Genel Merkezi’nde ele geçirilen 1997 tarihli bir belgede TSK’ya yönelik mezhepsel kadrolaşmada ismi geçiyordu. Korgeneral Doğan ile Tuğgeneral Volkan Kaplama arasındaki gizli konuşmada Tansu Çiller’e ‘geberesi kadın Sünnî’ deniliyor: “Türkiye’nin idaresi ordunun kontrolünde değil. Darbe yapmayacağına yemin eden bir ordunun etkisi ne kadar olabilir! Tansu Çiller şu anda dinî söylemleriyle rol yapıyor da olabilir, ciddî de… Çünkü geberesi kadın Sünnî.”

İki general arasındaki konuşmanın diğer incilerine gelince: “İrtica tehlikesi iyice büyüsün, din bizim için zararlıdır. Türklerin üstün bir ulus olduğu safsatasını yıkın. Hanımlarınız dekolte giysin, diğerlerinin hanımlarını açık giymeye teşvik etsin. Çevik Paşa’nın yerine bizden akıllı biri olsaydı, Karadayı sünepesinin daha verimli olmasını sağlardık. Arkadaşlar çok çalışsın, bizim olmayan bu devlet mutlaka bizim olacaktır.”

Alevi haricindekilere asla güvenmeyen, ateistler dâhil, hâl hatır soranlara, dinci gözükmek için “Allah’a şükür” denilmesi kararını alan, okullarda öğrencilerin kız arkadaşlarının teşvikini isteyen, Osmanlı hayranlığının kırılmasını arzulayan, cinsel konularda sınırların zorlanması talimatı veren bir zihniyete sahip Orgeneral Doğan’ın ismine eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e ait Darbe Günlükleri’nde de rastlıyoruz. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, o zaman Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna yeni gelen Hilmi Özkök’e, Çetin Doğan ve ekibine karşı çok büyük destek vermiş: “Ben destek vermesem onu paramparça edeceklerdi.” Devrin MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon ve Harekât Başkanı, sonradan ‘Çuvalcı Paşa’ diye anılan Köksal Karabay’ın ismi de Doğan ekibinde geçiyor.  AKSİYON DERGİSİ

***

YENİÇERİ-BEKTAŞİ KATLİAMI kaynak karacaahmet…

Osmanlı Sarayı’nın Kapıkulu Ocakları’nı yeniçeriler meydana getirirdi. Bunlar padişahın hassa askeri sayılırdı. Padişah sefere çıktığı zaman yeniçeriler onun maiyetinde olurdu.

Yeniçeri Ocağı, Pencik Kanunu denilen kanuna göre kurulmuştur. Hıristiyan çocukların devşirme usulü ile seçilip eğitilmeleri sonucunda oluşturulur, savaşlarda merkezde bulunurdu.

Yeniçeriler hiç evlenmezler, Türklerle de ilişki kurmazlardı.

Hacı Bektaş dergahında bulunan baba vefat edince, yerine geçen yeni baba İstanbul’a gelirdi. Bu babayı Bektaşi Ocağı’nabağlı olan yeniçeriler karşılayarak bir alay meydana getirirler ve onu ağa kapısına götürürlerdi. Yeniçeriler ağası on iki dilimli tacı yeni babanın başına geçirirdi. Buradan da alay babayı Bab-ı Ali’ye götürürdü. Yeniçeriler kendilerine, “Taife-i Bektaşiyan” derlerdi.

XVII. yüzyılda Yeniçeri Ocağı ile saray arasında çeşitli ihtilaflar ortaya çıktı. İlk Islahatçı padişah olarak bilinen Genç Osman’ın yeniçeriler tarafından öldürülmesi bu ihtilafın sonuçlarından biriydi.(49)

Yeniçeriler; XVII. yüzyıldan sonra öyle büyük bir güç oluşturmuşlardı ki, istemedikleri padişahı, sadrazamı tahttan indirebiliyorlardı. Yeniçerilerin kazan kaldırması uzun bir dönem boyunca yönetim için en tehlikeli olaylardan biriydi.

Osmanlı kendini yenilemek ve Batılı tarzda bir ordu oluşturmak için Yeniçeri Ocağı’na çeki düzen vermek istiyordu.

Bu işe ilk olarak Sultan II. Mahmud teşebbüs eder; Yeniçeri Ocağı’nı tasfiye edip, yerine, Sekban-ı Cedid dediği askeri ocağı kurmak ister. Ancak yeniçeriler isyan ederek bu ocağı kapattırırlar. Bu arada Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa da öldürülür. Bunun üzerine II. Mahmud yeniçerilele uzlaşarak onların da onayı ile Eşkinci Ocağı’nı kurar. Fakat bir süre sonra yeni bir anlaşmazlık doğar ve yeniçeriler bir kez daha ayaklanırlar.

Yeniçeriler, gruplar halinde Etmeydanı’nda toplanırlar. Eşkinci Ocağı’nın ileri gleenlerinden olan Kol Kethüdası Hasan Ağa’yı da çağırırlar. İsyan hızla gelişir.

Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına Bektaşi babaları da karşı çıkar ve ayaklanmayı desteklerler.

Sadrazam, isyanı duyunca padişaha haber verir. İsyanı bastırmak için, Ağa Hüseyin Paşa ile Kara Cehennem gönderilir. Ayaklananların üstüne birlikler yürür. Teslim olmaları istendiği halde Yeniçeri kışlalarına ateş edilir. Kışlalar top ateşine tutulur. İçeride bulunan yeniçeriler paramparça olur, cesetleri havada uçuşur.

 ***

Yazıyı buraya kadar okuduysanız kafanızda bir resim oluşmuştur sanırım. Tarih tekerrür mü ediyor ne ?

Ülkemizde yaşanan olaylar o kadar karmaşık görünüyor ki . Taraflar değişik argümanları kullanarak birbirine girmiş durumda. Hele birde buna KARARGAH EVLERİ olaylarını ekleyin. Zihninizde resim tam olacaktır.

30 Ocak 2010 Cumartesi

UĞUR ÖZALTIN

print

Bir cevap yazın