Uluslararası Kriz Grubu’nun (ICG) Türkiye Kıbrıs proje direktörü Hugh Pope Toplum ve Demokrasi Derneği’nin konuğu olarak üniversiteli gençlerle buluştu.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsünde gerçekleştirilen toplantıya katılan üniversiteli gençler Uluslararasi Kriz Grubu’nun kurumsal yapılanması ve öncelikli hedefleri hakkında detaylı bilgi edinme şansı elde ettiler.
Balkanlar’daki sosyopolitik sorunlara çözümler üretme amacıyla yola çıkan ICG, bugün altmışa yakın sorunlu bölgeyle çalışmaktadır.
“Kıbrıs sorununu çözemeyen Türkiye AB’den uzaklaşır.”
Çalışma yöntemi raporlar halinde ilerleyen ICG “özet” ve “öneriler “olmak üzere iki parçalı hazırlanan raporlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. Pope’un önemle altını çizdiği bir nokta hükümetlerin raporlarda yayınlanan öneri kısımlarına ciddiyetle yaklaşmaları yönünde olmuştur. Türkiye üzerine çalışılan ilk ICG raporunun AB’yi bilgilendirmeye yönelik olduğunu söyleyen Pope, Kıbrıs meselesi ile Türkiye’nin ICG için incelenmesi gereken önemli bir saha haline geldiğini belirtti. “Avrupa Birliği yolunda Türkiye’nin önündeki en önemli engellerden biri Kıbrıs sorunudur” diyen Pope, Kıbrıs sorunu çözülmediği takdirde Türkiye’nin zaman içerisinde AB’den uzaklaşacağına dikkat çekti.
“Rum kesimi tünelin sonunda ışık göremedi.”
2004 Annan Planı’nın Kıbrıs meselesinde bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Pope, adanın iki tarafının ortak paydada bulunamayışını birbirini tetikleyen iki nedene bağlamıştır: İletişimsizlik ve güven eksikliği. İki tarafın karşılıklı diyalog ortamında bir araya gelmemelerini ve Türkiye’nin de Kıbrıs konusundaki ilgisizliğini yanlış bir strateji olarak ifade eden Pope, “Türkiye’den hiçbir güvence elde edemeyen Rum kesimi girişilecek herhangi bir pazarlığa sıcak bakmamaktadır, Rum kesiminin tünelin sonunda ışık görmeden masaya oturmaya gönüllü olması mümkün değildir“ dedi. Kıbrıslı Rumlar’ın kişisel olarak Türkiye ile anlaşmak istediğini ancak durumu kollektif boyuta taşıdığımızda korkuların ve kaygıların da dikkate alınması gerektiğini belirten Pope “Türkiye’nin temel olarak Kıbrıslı Rum gazetecileri ülkeye davet edip yaplacak anlaşmalar konusunda gazetecileri bilgilendirmesi gerekmektedir” dedi. Ancak bu şekilde güven sorununun aşılabileceğini tekrarlayan Pope, Ankara’nın sorunun gerçekliğinin farkına varması gerektiğini vurguladı.
“Kıbrıslı Türkleri seçmek Kıbrıs’ı dağıtmak olacaktır”
Türkiye AB’ye sırtını dönmesiyle Kuzey Kıbrıs’ın her zaman K.K.T.C. olarak kalacağını söyleyen Pope, Türkiye’nin bir parçası haline gelen Kuzey Kıbrıs’ın AB ile ilşikileri donma noktasına taşıyacağı yorumunu yaptı. “Gerek ekonomik gerekse düşünsel boyutta AB’den uzaklaşmış bir Türkiye bölgedeki etkinliğini de zamanla kaybedecektir” diyen Pope, kurallar ülkesi olması amacıyla Türkiye’ye bölge içi- bölge dışı bir çok yatırım yapıldığını söyledi. Ancak Kıbrıs meselesinde Türkiye’nin kuralları aşan tutumu nedeniyle Türkiye’nin zamanla sistem içerisindeki güvenirliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceğini ve ülkeye yatırımların da hızla azalabileceğini ifade eden Pope, “Türkiye daima kendi standartları üzerinden Kıbrıs meselesine yaklaşmıştır ancak adanın iki tarafının da AB şemsiyesi altında hareket edebilmesi oldukça önemlidir” dedi.