Adana… Dört gün önce.
Tek kızına kıyan annenin itirafı.
18 yaşındaki Melek’in hazin kaderi.
* * *
Polis kayıtlarına göre; anne, mağazada çalışan kızının cep telefonuyla mesaj yazdığını görür.
Bir gün sonra bir erkeğe yazdığını öğrenir.
Akşam saatlerinde yanına çağırır;
“Baban ölümünü kabullenir, bunu asla…”
Ardından çözümü ve kararı verir;
“ Canına kıy…”
* * *
Yoksuzluğun çaresizliği, okuyamamanın ezikliği, yalnızlığın itilmişliğiyle sorar:
“Ne yapayım?”
Kişiliği kaybolan anne, yöntemi söyler:
“Babanın kalp ilaçlarını, sonra fare zehrini iç…”
Melek itiraz etmez, denileni yapar ve yatar.
* * *
Baba, sabah işine gider.
Katı yürekli anne, Melek’i kontrol eder.
Nefes aldığını görür.
B:ir eliyle boğazını sıkar, diğer eliyle yastığı yüzüne bastırır.
Genç kızın buğulu göz bebekleri birden beyazlaşır.
* * *
Anne karakola gider.
Kızının fenalaştığını söyler, ama yalanı çabuk çıkar.
Pişman değildir, “Yanlış yaptı” der.
Baba öğrenir, “cahil kadın, bahtsız yavrum” isyanıyla kalp krizi geçirir.
* * *
Mağaza işçisi Melek’in, arkadaşının kocasına bir konuyu sorduğu ortaya çıkar.
Sebep olan genç adam, “mesaj at, ucuz olur dedim” diye savunur.
Anne tutuklanır, talihsiz kız toprağa verilir, baba yoğun bakıma alınır, genç adam serbest bırakılır.
* * *
Mantıkla çözemedim.
Bilen biri söylesin…
Kim suçlu?