“Üç beş silahla ihtilal mi olur “
CHP ya anlamamış görülüyor ya da gerçekten kavrama yeteneği arızalı.
Bulunan son silahlarlarla ilgili CHP sözcülerinin açıklamaları gerçekten anlama kabiliyetini nişanesi sayılabilir. Olabilir aslında.
CHP kuruluşundan bu yana ne milleti anladı ne dünyayı anladı. ETÖ’ nün son dalgasında da bu tavrını sürdürmeye devam etti.
Ne diyor efendim bu CHP li sözcüleri?
“ Bir kaç silahla ihtilali yapılır mı? “ ve “ Tutuklanan generallerle ne alakası varmış “
Evet, birkaç silahla ihtilal yapılmayacağını herkes bilir. Özellikle bu ülkede arkasında ordunun olmadığı hiçbir güç ihtilal yapamaz.CHP bu zamana kadar yapılan ihtilallerin ya yanında olmuştur ya arkasında durmuştur. Bu sebeple Bürokrasiyi elinde tutmak isteyen CHP zihniyeti şaşkın ve ne yapacağını bilemediği için böyle bir tavır sergilemektedir. Gücünü demokrasiden ve Millet desteğinden almayan bu partinin Ergenekon davasında da mantıklı davranacağını beklemek yanlış olacaktır. Bu zamana kadar hep ordunun artığı ile beslenmiştir. Zaten kuruluşu da aynı şekildedir.
Bir kaç silahla ihtilal olmaz demeyin. Bir tek tabanca ile bile ihtilal olur. Buda başka bir yaklaşım tabii..
Ancak bu kadar organize olan ve değişik zihniyetlerden, ideolojilerden ve hatta inanç alanları bile farklı olan bu kişileri bir arada tutan beyin kimdir ve ortak menfaat nedir? Bunları aynı çatı altında buluşturan ortak anlayış nedir?.
Yani sabataistler den ulusalcılara, komünistlerden milliyetçilere hatta ülkücülere ve nizamı âlemcilere kadar bu kadar renkli simayı aynı çatı altında buluşturan zihin alanı laiklik olabilir mi? Yoksa Atatürkçülük mü? Ama onlara sorarsanız devletçilik iddiasını ortaya koyabilirler.
Mesela;
Ermeni gazeteciyi öldüren çocuk kendi iradesi nispetinde bunu şahsi siyasi anlayışı, vatanseverliği için yapmıştır. Bu çocuk bir numara olsun. Bir numaranın ETÖ ile alakası yoktur.
Silahı bu çocuğun eline veren iki numara da bu anlayış ile suikastı azmettirmiştir. Sanırım onunda ETÖ ile ilişkisi yoktur.
Üç numaraya gelince muhtemelen bu bir ağabeydir ve devlet ile irtibatı olan kişidir. Bu da suikastı planlamıştır. ETÖ ile ilişkisi doğrudan değildir. Belki de Doğu Perinçek ’ten nefret eden, benim gibi Yalçın Küçük ’ten iğrenen, PKK ya lanet okuyan bir kişidir.
Üç numaranın emir aldığı dört numaradan sonra emekli veya halen daha görevde olanlara kadar uzanan bir silsile gidiyor. Korumalarda yine halen bürokraside faal olanlardır.
Kahramanmaraş da meydana gelen ve adı alevi Sünni çatışması olarak tarihe geçen olayların arka perdesi aralandığında bu gün Ergenekon un iç yüzü görülebilir. Ben o zaman Kahramanmaraş ta idim. Gijo dede lakaplı bir alevi dedesi Yörük Selim mahallesinde ki erenler kahvehanesinde öldürülmesi ile başlayan bir süreçten bakmak gerek. Bu gün iki alevi liderine suikast planlandığını haberlerde işitince aklıma ister istemez bu günler geldi. O dönemde özellikle Pol- Der li polislerin ve Pol-Bir li polislerin iki taraflı kullanıldığı bir süreç. Ülkücüler ise bu işin gönüllü erleri idi. Kime ve neye hizmet ettiğini bilmeyen ülkücüler kendilerine tehlike olarak gösterilen her hedefe gidiyordu diyebiliriz. Bu süreçten sonra şehir halkı daha da gerilmeye başladı. Pol-Der li polisler bir yandan ülkücü gençler üzerinde baskı uygularken, insanları sorgusuz sualsiz evlerinden alıp günlerce işkence yaparken, bir yandan da şehre solcu militanlar yerleştirildi. Özellikle Aralık ayının ilk günlerinde şehirde Milli piyango seyyar satıcısı o kadar çoğaldı ki durum zamanın valisine kadar götürüldü. Ama zamanın Valisi Tahsin Soylu bu ikazlara kulaklarını tıkadı.
Maraş olayları sırasında sanırım üçüncü günü o dönemde muhalefet lideri olan Demirel in TRT ekranlarına çıkarak “ Bu kadar silah Kahramanmaraş a girerken hükümetin başının haberi olmadı mı? “ diyerek olaylar sırasında iktidarda olan CHP yi ve o dönemde başbakan olan Bülent Ecevit i eleştiriyordu. Demirel in bahsinin ettiği silahların içinde uçaksavar ve A 6 dediğimiz piyadenin yakın destek silahlarına bir çok ağır silah vardı.