Biliyorsunuz ben Yozgat’lıyım. Bizim halkımız ülkenin bir çok ilinden daha fakirdir. Öyle Avrupa’nın yolu Yozgat’tan falanda geçmez.. Yaz kış, gece gündüz toprağında çalışır sonrada Allah ne verdiyse kanat edip yer, yoksa da yemeden yatar. Bizim insanımız merttir, en milliyetçidir, tam bir Anadolu çocuğudur…
Sokak lambasının ışığı ile ders çalışarak okuyan önemli siyasetçimiz Cemil ÇiÇEK, Ekonominin Profesörü Osman ALTUĞ, Medyanın çok kıymetli editörlerinden Taha AKYOL gibi Yiğitler Harman olmuştur Bozok yaylalarında..
Kurtuluş savaşında da en ön cephelerde savaşan bizim Yozgatlıların hikayeleri dolaşır. Varya o hani anlatılan Kınalı Kuzular.İşte bir tane de bizde varmış bir kınalı kuzumuz..
Yozgat’ımızın Sorgun ilçesinin Karayakup köyünden cepheye gelen Murat asker, bölükteki tıbbiye öğrencilerinden Şükrü Onbaşıya bir mektup yazdırır :
“Anacığım kardeşlerimi askere gönderirken başına kına yakma…
Zabit efendi bana sordu cevap veremedim.
Kardeşlerim de cevap veremeyip mahçup olmasınlar.”
Bir müddet sonra Asker Murat’ın anasından cevabi mektup yetişir :
“Ey oğul, gözümün nuru Murat’ım ! Zabit efendiye selam söyle…
Biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz. Sen dört kardeşin arasında kurbansın. Sen İsmail’sin(as).
Sen orada şehit olacaksın inşaallah.
Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa, ben de onun için senin saçını kınalayıp gönderdim.”
Ve mektup Çanakkale’de Asker Murat’a ulaştığında, Asker Murat’ın kınalı başı çoktan Allahın a kurban gitmiştir bile…
…….
Üç şeye kına yakılırdı o zamanlar,
Gelinlik kıza. Gitsin ailesine, çocuklarına kurban olsun diye.
Kurbanlık koça. Allah‘a kurban olsun diye.
Askere giden yiğitlerimize. Vatana kurban olsun diye.
Ve hafızamı zorlayan kimi Çanakkale ile ilgili satırları şöyledir….
Mustafa Kemal, Orduya hücum emri veriyor,
Sonra komutanı çağırıyor ve ‘Anladın mı emri evladım’,
Diye soruyor..
’İyi anladım komutanım, bize ölmeyi emrediyorsunuz’ diyor…
Sonra devam ediyor,
‘Uzaklardan Çocuklarını gönderen anneler,
Onlar artık bizim evladımız olmuştur,
Bu topraklar için vuruşup, bu topraklar için ölmüşlerdir’…
……..
Çanakkale Mehmet Akif’in dediği gibidir,
‘Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Bedrin aslanları ancak, bu kadar sanlı idiler’..der..
……
İngilizler ki okadar inanmışlar,
Çanakkale için,
Adlarına para bile basmışlar,
…….
Çanakkale var yada yok olma gibiydi,
Son kaleydi,
Ya Düşseydi,
…..
Ne insan hikayeleri vardır bu Çanakkale de,
Kınalı Aliler, Seyit Onbaşılar..
….
Kurşun yok süngülerle çarpıştılar,
Elbise yok, Sivillerle savaştılar,
Ekmek yok, çarıklarını yiyip,
Yalınayak cepheye koştular…
….
Hey onbeşli onbeşli Ali,
Tokat yolları taşlı, dikenli,
Onbeşliler askere gidiyor,
Kızların bacıların gözü yaşlı,
Anaların bağrı ataşlı,
Babalar yaşlı..
….
Allah bizlere bir daha böyle Çanakkaleler yaşatmasın, Aziz şehitlerimizin ruhu şad olsun..