Kırlangıçlar, karıncalar ve bal arıları en sevdiğim hayvanlardandır. Bu hayvanlarda ibret alınacak çok güzel özellikler var. Kutsal kitabımızda da Karınca-Neml ve Bal arısı-Nahl sureleri vardır. Bal arısı için İLHAM ALAN ifadesi geçer, karınca suresinde ise SÜLEYMAN VE ORDUSUNU GÖREN ifadesi geçer. Ehline bu ifadelerin anlamı açıktır bundan fazlasını söylemek bize düşmez.
Ben Kırlangıçları hacılara benzetirim. Uzun yolların akıllı kuşlarıdır onlar. Uçma konusunda çok ustadırlar. Yürüyemezler ama düz zeminlerde bile çok iyi durabilirler. Duvarda tutunabilirler.Kutsal kitabımızda geçen Ebabil kuşları da aynen kırlangıçlar gibi göçmen kuşlardır. Kırlangıçlar çamur ve kilden 8 günde çok sağlam bir yuva yaparlar. Ben onlara bu yüzden müteahhit kuşlar derim Yavruların ayaklarından bir iple yuvaya bağlarlar ve yavrularının düşmelerini önlerler. Kırlangıçlar gerçekten akıllı hayvanlardır.
Karıncaları da çalışkanlıklarından, temizlik severliklerinden, sosyal paylaşım canlılarından olmalarından, kendi ağırlığının 6 kat daha ağır yükü taşıyabilmelerinden, akılcı bir yuva etme yeteneğine sahip olmalarından dolayı çok severim. Çocukluğumda karıca yuvasını saatlerce seyrederdim, erzak taşıyışlarını seyrederdim. Çok ağır yüklerde hemen nasıl yardımlaştıklarına hayran olurdum. Yabancı düşmana nasıl saldırdıklarını ve cesaretlerine bayılırdım. Yılanların en çok korktuğu canlılar kim biliyor musunuz ? Karıncalar. Yılanlar karıncalara hiçbir şey yapamıyormuş. Karıncalar yılanın için boşaltıyorlarmış. Hayret değil mi ? Ben bu bilgiyi bir avcıdan duymuştum yıllar önce.
Bal arılarını da aynen karıncalardaki benzer özelliklerinden ötürü severim. Bal arısı asla bir pisliğe konmaz. Çiçekten çiçeğe gezer çok temiz bir hayvandır. Bal üretirler.Bal Dini litarütür de iman rumuzudur. Bal arıları bal taşırlarken Karıncalar Hz İbrahim olayında Nemrut’un ateşine su taşırlar. Bal arsı korunması için bir saldırıya uğrarsa iğnesini yani silahını kullanır. Bir kere kullanabilir silahını ve sonra kendiside ölür. Şehid’ler misali can alır ve can verirler.
30 Ocak 2010 Cumartesi
UĞUR ÖZALTIN