Meğer Hepsi Ermeni İmiş

2007 Ocak ayında Gazeteci Hırant Dink öldürüldü. Geçen zaman içinde elde edilen bilgilere bakılırsa bu cinayetin asıl sebebi, Türkiye’de bir kaos ortamı oluşturmak olmalıdır. Türkiye’nin demokratik düzenini özellikle seçilmişlerin işini zora sokmak cinayetin asli sebebi içinde olmalıdır.

Bu yönü ile olayı “derin devlet” düzenlemesi olarak görenler çoğunluktadır. Aksi ispatlanıncaya kadar bu görüş ağırlığını koruyacaktır. Ancak derin devlet hangi alanları ve hangi çevreleri kapsamaktadır? Bu sorunun kesin bir cevabı, efkarını cami ağyarını mani bir şekilde verilebilmiş değildir.

Türkiye’de kayna değer oranda bir Ermeni nüfusu yoktur. Bundan dolayı da Dink cinayeti ile bir Türk-Ermeni çatışması planlanmış olamaz. Seçimle belirlenmiş olan iktidarı, “uygun görmeme” yetkisine sahip olduğunu zannedenlerin, iktidar mücadelesinde bir tertip olarak düşünülmesi en makul açıklamadır. Ancak bazı istihbarat elemanlarının, cinayeti işleyenleri, işletenleri önceden izledikleri ortaya çıktığı halde, önleyici hiçbir tedbir almamış olanlara yaptırım uygulamak bir yana terfi etmeleri de iktidar çevrelerinin iktidar çevrelerinin önemli bir kusuru olmalıdır.

Hırant Dink tanınan bilinen çok şöhretli bir insan değildi. Şöhreti sebebiyle özel bir düşmanlığa da muhatap olduğu düşünülemez. Irkı sebebiyle bir düşmanlığa maruz kaldığı söylenebilir mi? En azından bir kargaşa çıkarmak isteyen çevreler için uygun bir hedef olarak seçildiği söylenebilir. Yalnızca ırkı için bir insanın hedef seçilmesi de insan vicdanını, onurunu rahatsız eden ne olabilir?

Türkiye’de pek çok cinayet işlenmiştir. Hiçbir cinayeti mazur görme imkanı da yoktur. Ama bazı cinayetler diğerlerini adeta örtmüştür. İşte Abdi İpekçi, Uğur Mumcu ve son olarak Hırant Dink cinayeti gibi. Dink’in cenaze töreninden başlayarak bazı çevreler olaya bambaşka bir anlam yüklemeye çalıştılar. Ellerinde pankartlarla “hepimiz Ermeni’yiz” diye neredeyse üç yıldır bağırmaktadırlar. İsteyen Ermeni olabilir ama ben Ermeni değilim. Bir cinayeti lanetlemek için Ermeni olmak mı gerekir? İnsanlar, Ermeni olduklarını söylemeden pekala bu cinayeti lanetleyebilir. Cinayetin sebeplerini, azmettiricilerini topluma teşhir ederek, bir toplumsal hizmette de bulunabilir.

Hırant Dink elbette saçma sapan sebeplerle bir cinayete kurban gitmiştir. O cinayeti kınamak lanetlemek ayrıdır, o cinayet sebebiyle bazı kesimlerin “Ermeniliklerini” ilan etmeleri de ayrıdır. Üstelik ölmüş insanların abartılarak yere göğe sığdırılamaz hale getirilmesi geleneğinin bir devamı gibi Hırant Dink’i adeta bir aziz yapmaya çalışmakta apayrı bir şey olmalıdır. Ogün Samas’tın nasıl bir kahraman oluşturulamaz ise, Hırant Dink’ten de bir aziz tipi ortaya çıkarılamaz.

Hırant Dink’in ölüm yıl dönümünde “Neredesiniz ey Cemaat-i Müslim’in” diye bütün Müslümanlara çağrıda bulunmak ta en azından hafiflik olmalıdır. Haksız yere öldürülen binlerce insan varken, Cemaat-i Müslim’inin bunların içinden özellikle Hırant Dink cinayetine çağrılmalarının sebebi nedir?
Hırant Dink olayı, bir cinayet olma sınırlarından çıkarılmaya bir tarih döneminin hesabının görülmesinin bahanesi yapılmaya çalışılıyor. İşe birazda dini bir hava katarak Cemaat-i Müslim’ine davetiye çıkarılıyor.

Ermenistan’da bir Türk’ün öldürüldüğünü düşünelim. Erivan’da kalabalık bir grup “Hepimiz Türk’üz” der mi? Diyebilir mi? Ermenistan’ı bırakalım, Fransa’da İsviçre’de bile diyemezler. Tarihi olayları bilip anlamadan “Ermeniliklerini” haykırarak ahkam kesenler tarihte her iki tarafında verdiği masum kayıpları niye görmezler? Hırant Dink için gösterdikleri tepkinin milyonda birini mesela Sait Halim Paşa için gösterebilirler mi? Acaba Sait Halim hangi günahı için Roma’da öldürülmüştür?
Türkiye’de Hıristiyan azınlıklara yağcılığa varan ölçüde yakınlık göstermek yeni bir şey değildir. Unutmayalım ki bir Ermeni teröristi tarafından Osmanlı Padişah’ı 2. Abdülhamid’e suikast yapıldığında Tevfik Fikret yazdığı şiirde:
Bir Anlık Gecikme
Bir darbe, bir duman ve tüm bir mahşeri kalabalık.

Bir mahvedici el ile paramparça oldu.

Gökyüzüne bacak kelle, kan, kemik yükseldi.

ey övgüye yaraşır darbe, ey intikam alan duman
kimsin? Nesin? Bu saldırıya sevk eden kim? Neden ne?
arkanda bin meraklı bakış var ve sen gizlisin
Kurtuluş saçan gizli bir ele benziyorsun.

Vuruşun zorbanın ayağını titretir.

en görkemli tacı sarsar
dehşetin halkları en derin uykudan uyandırır.

ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın!
Attın… Fakat yazık ki yazıklar ki vuramadın!
durmayan zaman bir dakika dursaydı
Ya da o tepe taklak taç durmasaydı (Abdülhamit)
Kanlı bir cinayete benzeyen bu iş
Yüz yıllarca eşi görülmemiş bir iş olurdu.

Kurtulurdu, şimdi intikam alacaktır. Haklıdır.

Lakin aşağılık tarih şunu unutmasın.
Bugün bir milleti çiğnemekle eğlenen alçak, bu keyfini bir gecikme anına borçludur.

Hırant Dink’in cinayetini bir tarih döneminin mahkum edilmesi için vesile yapmaya çalışanlar belli ki
Olaylara Tevfik Fikret’in gözüyle bakmaya çalışmaktadırlar. Bu bakıştan dostluk ve kardeşlik çıkmaz ama kin ve nefrete yeni Tevfik Fikretlerin boy atmasına sebep olabilir.

Türkiye’de hiçbir okulda cadde de Parkta Abdülhamit’in adı yoktur ama Tevfik Fikret’in tabelası her yerde görülmektedir. Sizce bu durumda bir tuhaflık yok mudur?

print

Bir cevap yazın