Memur Mazlum Bey’in Anıları – I

Mustafa KÖSE

TARİH BİLİNCİ

Memur Mazlum’u eski tanırdım. Orta halli, küçük esnaf bir ailenin büyük çocuğuydu.

İlk ve orta öğreniminde başarılı, dürüstlüğüyle tanınır öğrencisi olduğu sınıflarda kol görevi olarak her yıl tartışmasız haysiyet divanı başkanı seçilirdi. Ancak sözünü sakınmaz, ülke sorunlarını, günlük olayları takip eder, inandığı konuların ısrarlı savunucusu olurdu. Babası, hemen tüm ailesinin erkeklerini 1.Dünya savaşında kaybetmiş,  kendi babası ise en son katıldığı Kurtuluş Savaşı’yla birlikte 17 sene cephelerde savaşmış bir Gazi’nin oğluydu. Bu kayıplar aileyi fakirleştirmişti. Bir Anadolu kasabasında büyüyen baba, bu yüzden ilkokuldan sonra okuma imkanı bulamamıştı. Bütün hayali ve amacı çocuklarını okutmak, yüksek tahlil yaptırmaktı. Mesleğinde başarılı olan baba, devlet katında görev yapanlarla ahbaplık kurmaya meraklıydı, savcılar, hakimler, müdürler, emekli yada görevli subaylarla arkadaş olmayı başarır onlarla akşam saatlerinden itibaren işyerinde ateşli bir şekilde memleket sorunları tartışılırdı  Mazlum zaman zaman dükkanda bunları dinler,  akranlarına göre daha değişik konulardan haberdar olurdu.

 

Memur Mazlum beklendiği üzere biraz geçte olsa önemli bir Fakülte bitirmişti. Ancak nedense bir türlü devlet işine giremiyordu. Daha doğrusu kazandığı sınavları mülakatlarda kaybediyor, bir türlü şansı dönmüyordu.! Özel sektörde bir takım pazarlama şirketlerinde çalışmış bir türlü yerini bulamamıştı, yıllar geçiyordu .. Nihayet bir kamu kuruluşuna işe girmişti. Ancak nelerle karşılaşacağından habersizdi ..

 

“Mazlum” bana şunları anlattı : Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Bir koşturmaca, hareket sürüp gidiyordu. İşin giriş çıkışlarını ben yapıyordum. Allah Allah nasıl olur mesai saat 17’de bitiyordu ancak  saat gece yarısını geçmişti. Satış Müdürü , Şefler  hepsi  kolları  sıvamış koşuyordu. Ben dedi kolileri de yüklerim, işçilerle sizde yardım edin faturaları tamamlayın malları yükleyin… Ambar bu akşam boşalacak .. Bu çalışkanlığa bu fedakarlığa insanın gözlerinin yaşarmaması mümkün değil. Ne çalışkan amirlerim var, ne de fedakarlar, mallar bitsin  diye ter sırtlarından akıyor. Bu Vatan’a bu Millete bir şey olmaz.  Aslanlar gibi,  Müdürleri, Bürokratları var . Çok satalım, çok kazanalım .. Amirlerim hizmet aşkıyla içlerinden namaz kılanlar bugün vakit namazlarını bile kaçırmışlardı, mescidin ışığı bir türlü yanmıyordu. Neyse kaza ederler.. Önemli olan devlet kazansın, kurum kazansın.. İşe başlayalı birkaç ay olmuştu…  Ne bilebilirdim ki.. Bilemezdim ama çabuk öğrendim..  Aksi adamım ya .. İşlerine taş koyacağım ya .. Sayımları, kayıtları yapıyorum ya.. Mallar yüklü kamyonlar bir firmaya ait bir kaçı  tam çıkış yapacak saatte, hazırlanmış, brandalanmış .. Yanlış hatırlamıyorsam sabaha karşı 04 .  suları.. Bunların hesabında yanlış var, ambar tutmuyor, yeniden sayılacak diye durumu bildirdim .. Çok bozuldular .. Ama başka çareleri yok .. Kamyonları açtırıp üstün körü saydılar .. 6 koli fazla mal çıktı, yanılmamıştım ..

 

Sabahleyin binlerce tonluk ambarda nerdeyse  hiçbir şey yoktu.  Iskarta mallar bile satılmıştı.  Mesai ücreti almadan mesai yapmıştık. Ambar işçileri nerdeyse 24 saat çalışmıştı. Dışardan işçi getirme hem ilgili yasa hem güvenlik açısından suç olduğu halde ambar gece boşalsın diye dışardan marabalar dolmuştu.  Aylardan Temmuz yada Ağustos.. Nemli sıcak, herkes ter içinde.. O yani özel adam yani Müdür,  sabaha kadar bürosunun penceresinden olayları izlemişti. Arada telefon görüşmesiyle Ağalarla görüşüyordu. Herhalde Rapor şuydu : Operasyon başarıyla tamamlandı..

 

MALLAR  BOŞALDI ..

 

Artık yavaş yavaş çalıştığım devlet kuruluşunu tanımaya başlamıştım.  Ancak ne yazık .. Demek ki köylünün, işçinin hakkı ..  Hey hat ..amirlerimin o koşturmaları, heyecanla malları satmaları .. Gözlerim buğulanmıştı .. Çocukken dükkanda yaşadığım kıyı şehrinde bir kısmı da sürgün sayılabilecek bürokratların anlattıkları aklıma geldi .. Doğruydu demek ..

 

O sabah üretimini ve satışını yaptığımız mallara % 40 zam gelmişti. Malımız halk tarafından tutulan ülke piyasasına hakim bir maldı. Malumların her zamda olduğu gibi birkaç gün evvel zamdan haberleri oluyordu. Esasen zam faksı müdürlüğe çoktan gelmişti. Amirler niye gayret ve heyecanla malların yüklenmesi gün doğmadan bitmesi için bizzat seferber oldu derseniz .!..

 

Kurumu daha pek çok konu imkanla soyan ve soyduranlar, uzun zamandır uygulanır olduğu şekilde, en tepeden aşağı doğru, mal alıp satan şirketlere para koyarak onların üzerinden mal almakta , koydukları para üzerinden sabah ilan edilen zam oranında bir gecede kazanmak -taydılar. % 40 zam gelmişti, bu sabah  onlar  için  güzel  bir  gündü,  hepsi  köşe  olmuştu..

YİYİN BEYLER YİYİN BU HANI İŞTAHA SİZİN …

AKSIRINCAYA TISKIRINCAYA KADAR YİYİN ..

ANCAK BU MEMLEKET BU VATAN BİZİM ..

print

Bir cevap yazın