Merkez ve Siyaset

Siyaset ülkede yer alan herkse için merkez ile ilişki kurabilmenin en direkt yollarından birisidir. Bu bakımdan devlet-vatandaş ilişkisi içinde bireylerin pratikte siyaset dışı kaldığı herhangi bir durum söz konusu değildir. Bunun yanında bireylerin doğrudan merkezle ilgili olmayan çıkarlarının da pek çoğunun çözüm aracı olarak siyaset, günlük hayatta oldukça etkin bir çözüm aracı olarak ülkenin her yerinde kullanılır.

Mart ayının sonunda bir seçim yaşadık.

Kim kazandı kim kaybetti? tartışmaları artık biraz geride kaldı. Bu rahatlık içerisinde ülkemizdeki partilerin ülke siyasetindeki yerine ve geleceklerine ilişkin bir kaç söz söyleme imkanı bulmuş durumdayım.

Türkiye’nin siyasi geleneklerine göre, partiler bakımından siyasi yapımız; pek çok ülkede olduğu gibi merkeze yerleşmiş partiler ve onların etrafında dolaşan küçük ideolojik partilerinden oluşmaktadır.

Ancak son on yıllık süreçte bu gelenek oldukça katı biçimde yıkılmış durumda. Şu anki görüntüye bakınca merkezdeki partilerin merkez partisi olup olmadığına karar verebilmek oldukça zor. Diğer yandan ideolojik parti olarak algılanan partiler ise eski görünümlerinden oldukça uzak durumdalar.

Türkiye’nin siyasi geleneği açık bir şekilde iktidar ve muhalefet ilişkisi üzerine kuruludur ve bu iki rolu CHP ve DP (Ardılları olarak AP, DYP, ANAP gibi partiler DP’nin temsil ettiği kesimin partileridir.) dönüşümlü olarak seçimden seçime üstlenirler. Sırası ile biri iktidar olur diğeri muhalefet. Bir sonraki seçimde ise yıpranan muhalefete geçer biraz enerji toplar bir sonraki seçimin iktidar adayı olarak sahneye çıkar.

Merkez her zaman bu iki parti ve ardıllarınca parsellenmiştir. 1980 sonrasında her ne kadar ANAP ve DSP farklı birer parti gibi piyasaya çıkmış olsalar da ülke yönetiminde uyguladıkları iç politika ve dış politika argümanlarını iyi incelediğimiz zaman bunların merkezdeki her iki partinin ayrı birer uzantısı olduğunu görürüz.

Merkez siyaseten bu şekilde ifade edilirken, alternatifleri ve farklı ideolojileri sembolize eden fikirler ise bir kaç ikincil merkez etrafında kümelenmiştir.

Bunlar;

1- TKP, TİP ve benzeri Marksist veya Maoist ve marjinal partilerin temsil ettiği marjinal sol ideoloji,

2- CKMP ve devamında MHP’nin etrafında kümelenen milliyetçi ideoloji,

3- MSP geleneği ile günümüze kadar sayısız parti kapatmaların sonunda günümüze gelebilen Saadet Partisi etrafındaki Milli Görüş ideolojisi olarak sınıflanabilir.
Ayrıca ideolojik olmaktan ziyade etnik söylemlerle kendine ülke siyasetinde sınırlı da olsa yer eden DTP, bu üç merkez dışında kalsa da birinci gruba dahil ederek incelemek gerekir.

AKP ve CHP’yi şimdilik bir kenara bırakarak bu üç merkezin etraflıca tahlil edilmesi ve gelecekteki Türk Siyaseti içindeki rol ve yerlerinin doğru bir şekilde tespit edilmesi gerekir.

Türk Siyaseti’nin geleceği için özellikle üç parti kalıcı bir etkiyle öne çıkmaktadır.
Bunlar; DTP, MHP ve SP’dir.

print

Bir cevap yazın