Merkez’in Faiz Kararı Borsayı Nasıl Etkileyecek?

IMKB tedirgin ama Faiz indirimi ve banka bilançoları canlılık sağlayacak. Beklentiler hisse senedi piyasasını canlı tutuyor.

IMKB 100 Endeksi 14 Mayıs günü 33000 puanın altında kalmadı yurtdışında ki dalgalı ve nispeten olumsuz piyasalara rağmen alıcılı kaldı. Tam da ne oluyor? Neden bu kadar alıcılı bir piyasa var? Bize oyun mu oynuyorlar? derken olayın gerçek yüzü akşam saatlerinde ortaya çıktı.

IMKB yer alan büyük bankalarımız beklentilerin üzerinde kar açıkladılar. Bu beklentilerin üzerinden açıklanan karlar hisselere talebi körüklüyor. Zaten bunu önceden tahmin etmek zor değildi. Hazine bonosu – tahvili ile boğulmuş portföyler, plasmanlarını yüksek faizlerden kredi vermiş bankalarımız elbette çok karlı sonuçlar açıklayacaktı. Buna göre de beklentileri aşan karlar açıklandı. Bilanço rakamları 14 Mayıs akşam seansdan sonra geldiği için Cuma sabahı hareketli bir seans olacağı kesin.

TCMB yani merkez bankası 50 baz puan faiz indirdi. Faiz indirimi Banka karlarını daha da körükleyecek. Ellerinde özellikle bono portföyü bulunan bankalar kısa vadede daha da kar yazacaktır. Haziran sonuna kadar taşınacak pozisyonlar bankalara 2. Çeyrek bilançolarının yine daha da karlı hale getirecektir. Bu demek oluyor ki bankalarımız piyasa değerlerine daha çok değer katabilecek.

Bu durum karşılaştırmalı olarak bankalarımız değerlerini bu kadar yükselmiş olması mantıklımı? Sorusunu akla getirebilir.
Bu hafta büyük bir Türk bankasının 600 Milyon EURO tutarında sendikasyonu hiç tereddüt yaşanmadan yenilendi. Herhalde dünya da bankacılık sektöründe bu ölçekte bu şekilde bir yenileme henüz olmamıştı ( devlet destekli fonlamalar hariç) Bu da fiili olarak da Türk bankacılık sektörü öncülüğünde finans piyasalarının çok önemli bir eşik geçtiklerini gösteriyor. Sorumuzun cevabını bulmamız bu açıklamalar yardımcı olacağa benziyor. Yani bankalarımızı böyle karlılıkla açıklarken bir de sendikasyonlarında sorunlar yaşamazken neden daha fazla değer etmesinler?

Bundan sonra ne olmalı?

Bankalarımız ciddi karlar yazmaya devam edecekleri ortada. Öyle ki reel sektöre kredi vermeyen-veremeyen bankalarımız devlete borç vererek hem garantili kazanç hem de kolay kazanç sağlıyorlar. Merkez Bankasının açıkladığı politikalar ve ekonomik görünüme göre de faizlerin düşük seyri devam edecek olduğuna göre bu karlı durumda korunacaktır.

Ben bankalar ne yapmalı demekle aslında reel sektöre yeterince destek olmalı, kredi faizlerin makul seviyelere düşürmeli, yaygın kobi desteklerinde bulunmalı gibi önerileri önermeyeceğim. Bunları zaten her fırsatta dile getiriyoruz. Ben daha çok bu derecede finans birikimi ve kar sağlayan, sermayelerini büyülten, öz kaynakları ve aktif büyüklükleri her fırsatta artan bankalarımızın yurt dışına açılmasını ve stratejik pazarlarda satın almalar yapmasını beklerdim. Hep bir Amerikan veya Avrupa bankasının ülkemizde yatırım yapmasını beklerken bu sefer, örneğin bir İngiliz bankasını veya Amerikan bankasını satın almasını ve/veya ortak olmasını satın beklerdim. Belki malum sebeplerden dolayı içi dışı belli olman bir bankayı satın almak doğru olmayabilir. Bu durumda da ulusal şirketlerimize yurt dışı ve yurt içi dev operasyonlarında finansal destek veya stratejik ortak olmasını beklerdim. Söz gelimi Türkiye’nin birkaç dev telekom operatörlerinin başka bir ülke, bölge operatörünü almasında destek olabilir, hizmet sektöründe faaliyet gösteren uluslar arası bir firmamızı daha büyük satın almalarının desteklemesini beklerdim. Türk ekonomisine destek sadece harcaması kısıtlı ama borcuna sadık dar gelirlileri tüketime teşvik eden kredi kartı ve bireysel tüketici kampanyaları ile olmaz. Bunlara çok da güvenmezdim. Finansçılar ne der? Yumurtaları aynı sepete koyma der…

Aslında ekonomi yönetimi bankaları yönlendirmeye çalışırken (Bu ara gündeme gelen toplantılar ve yüksek kredi faizleri sorunu) bu tür stratejik konuları da dile getirmeli ve desteklemelidir. Bunu gerekirse kredi garanti fonu, kısmı hazine teminatları, Eximbank teminatları gibi güvence mekanizmaları ile çalıştırmalı. Kamu banlarına bu konuda öncü görevler vermeli. Oluşturulacak banka konsorsiyumlarında kamu bankalarına sembolik ama destekleyici roller verilmeli diye düşünüyorum.

IMKB 100 endeksi 33400 – 34000 – 34700 dirençlerini takip edelim. İşlem hacmi artınca direnç kırmalar daha kolaylaşır işlem hacimleri endeksle birlikte izlenmeli.

ABD ve Avrupa borsaları ile dünya borsaları da piyasalarının yönünü majör olarak belirledikleri için buralardaki gelişmelerde yakından takip etmeli. DOW Jones Sanayi endeksi 8400 destek seviyesini kırıp hızlıca 8300 e yol almıştı. Ve dün önemli bir diğer seviye olan 8300 altına gelmedi. 14 Mayıs Perşembe günü akşam dünya endeksleri tekrar toparlanma havasına girdi. Kısa vadede yön hala kararsız. Çok fazla volatilite karar vermekte zorlanmamızı arttırıyor. Çok fazla yurt dışına angaje olmamak lazım. Biraz iç dinamikleri izleyip ona göre karar vermek daha doğru.

Yapılması beklenen IMF anlaşması spekülatif beklentileri canlı tutacak.

Mayıs’ın 2 haftası geride kaldı artık kritik haftalara giriyoruz. 

Bol kazançlı günler,

Faruk BAKAÇ
farukb@orionfinance.eu

print

Bir cevap yazın