Meslek Liseleri ve Meslek Yüksekokullarının Keşfedilmesi Üzerine

YÖK’ün Hükümetin ve Milli Eğitim’in meslek liseleri ve meslek yüksekokullarının içinde bulundukları haksızlığın ve terkedilmişliğin farkına varıp el birliğiyle çareler aramaya başlamaları prensip olarak son derece mutlu olunacak bir durumdur. Buna öncelikli olarak askerlik süresinden başlamaları ise oldukça manidardır. Sanırım Milli Savunma Bakanlığının teknolojik gelişmeler sonucu ordunun personel sayısını azaltırken nitelik ve donanıma ağırlık vermesi politikasının da bunda etkisi vardır.

Olay aslında Türk Silahlı Kuvvetlerinin dışındaymış gibi görülse de, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin nitelik donanım artırılırken personel sayısında azaltma yönünde vizyon oluşturdukları bir gerçektir. Bu konuda tartışma ne kadar uzar ve hangi boyutlara varır bilinmez ama, orta yol veya aklı selim, ya da makul yol, dört yıllık fakülte mezunları altı ay kısa dönem yapabilirken meslek yüksekokulu mezunlarının sekiz ay veya en fazla on ay kısa dönem askerlik yapabilmelerinin bir sene içinde yolu açılacaktır.

Belki bu şekilde yavaş yavaş meslek yüksekokullarının cazibesi artırılacaktır. Ama bu satırları yazarken gülümseyerek yazmaktayım. Çünkü konunun özü aslında bu değildir. Yüksekokulların özellikle de meslek yüksekokullarının UYGULAMACI EĞİTİMDEN FİİLİYATTA NE KADAR UZAK OLDUĞUNUN FARKINDA VE BİLGİSİNDE OLARAK nelerin birinci önceliğe alınacağını da belirtmiş olmaktayım.

Meslek Liselerinin teşvik edilmesi de yine MYO ların teşvik edilmesiyle aynı politika içinde değerlendirilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altındaki Meslek Liselerinin teşvik edilmesinin temelde iki yolu vardır. Bunlardan ilki nitelikli ve donanımlı bir eğitim ve öğretim fırsatının sağlanması, ikincisi de, bu okullara girişlerde tercihlerin oluşturulmasında yatay ve dikey geçiş imkanlarının her açıdan meslekte ilerlemeyi teşvik edici nitelikte olmasıdır.

Nasıl ki, kamu yönetiminde ve kamu personelinde norm kadro çalışmaları kapsamında bir kurumun iş yükü ve işgücü analizi sonucu, ne kadar personele hangi kadrolara kaç adet ihtiyaç duyulduğu ortaya çıktığı gibi, ülkemizin sektörel eğilimleri bu sektörlerin gelişme trendlerine göre bu okulların teşvik derecesini yıldan yıla küçük rötuşlarla esnetmek gerek.

Meslek Liselerinden Meslek Yüksekokullarına geçişlerde bu konu çok daha önemlidir. Meslek Yüksekokulları yarı üniversite sayılmasından dolayı, burada en öncelikli konu, eğitimin uygulamaya dönük kısmının MUTLAK SURETTE AĞIRLIKLANDIRILMASI GEREĞİ dir. Ancak popülist politikalar uğruna bu okulların mantar gibi türetilmesi, bir dört duvar, iki öğretim elemanı, iki personel tedarik ettikten sonra buyurun burada önlisans eğitimi yapın denmesu bu fiili durumun resmidir. Oysa ki bu gençler bu okullara umutlarını bağlayıp yıllarını vermekteler.

Şu anki fiili durum, benzine boğulmuş bir motorun marş sesinden başka ses vermeyip pistonların marşa duyarsız kalmaları gibi, teorik eğitime boğulmuş öğrencilerin, mezun olduklarında ellerinin ayaklarının birbirine dolaşacağını bildiklerinden dolayı, bu eğitimle iş hayatında çok başarılı elemanlar olacaklarına ilişkin nutuklara karşı duyarsız kalmaktadırlar.

Askerlik süresi kapsamındaki düzenlemelere katılıyoruz fakat, bu tür politikalar işin makyaj boyutudur. Öncelikli olarak bu okulların UYGULAMAYA YÖNELİK EĞİTİMİNE ağırlık vermek gerekmektedir. Düşünsenize, sadece ve sadece, Harvard Üniversitesi’nin bütçesi, 40 milyar dolar. Buna karşılık ülkemizdeki bütün üniversitelerin bütçesi ise, sadece ve sadece 3.5 milyar dolar. Yüz yıla yakındır hükümetlerimizin Özellikle Atatürk’ten sonra eğitime verdikleri önemi tek bu istatistiki bilgi göstermektedir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitim ve öğretime verilen önemin yarısının bile verilmesi, büyük bir atılım olacaktır. Bunu türkülerde bile izlemekteyiz. “Öğretmene varamadım, Naylon çorap giyemedim, abum abum gız aaabum!” bu türkü Cumhuriyet sonrası eğitime verilen önemin göstergesidir. Ne var ki Kırklı yıllardan itibaren bu önem grafiği yıldan yıla tepe takla olmuş bu gün öğretmene insanlarımız kız vermeyi bırakın acır hale gelmiştir. Bu yazılarımızın hükümet üyelerinin yakınlarının yakınlarının kulağına gitmesi bile kazançtır sanırım.

Mutlu yarınlar dileğimle.

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar http://www.yazarport.com, http://www.gunesgazetesi.net http://www.bilgiagi.net http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.net http://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

print

Bir cevap yazın