Geniş halk kesimlerinin, belli bir fikri, düşünceyi, eylemi kabullenmesi ve herhangi bir bireyin bu kabullenme çerçevesinde hareket etmesi, o toplum için artık meşrudur, yani yasaldır.
Bu meşruiyet hali, yasalarla da belirlenebilir.
Gülen adına bir örgüt vardır. Bu örgüt gerçek amacını mevcut kanunlara göre açıklayamadığı için, görünür amacını “gönüllüler harekatı” olarak açıklamaktadır.
Görünmeyen amacını, aslında herkes görmektedir. Dine dayalı bir devlet kurmak. Yani mevcut anlayış, düşünce ve yasalara aykırı bir örgütlenme.
Gülen örgütünün, hem bu amacını saklı tutmak, hem de meşrulaşmak amacı vardır. Bunu sağlamak için, hastaneleri, okulları, bankaları, medyaları var. 25 milyar doları kontrol eden bir örgüt. Polis içindeki F-Tipi örgütlenmeyi saymazsak, bir tek silahlı örgütlenmesi eksiktir. Onu da tamamladığında, bir devlet için gerekli çok şeyi yan yana getirmiş olacaktır.
Önce meşrulaşmak, sonra da silahlanmak. Bunlar biraz daha ilerlerse kendilerini meşru, Türk Silahlı Kuvvetlerini gayri meşru ilan edecekler.
Ama daha erken, neden erken?
Fitnullah’ın kendi ifadesi ile söylersek, “Örgütlenme tamamlanmadan önce yapılacak her harekat erkendir. Risktir.”
Türkiye’yi istikrarsızlaştıran üç temel örgütlenmenin arkasında Amerika vardır.
Batı destekli irtica, Batı destekli bölücülük ve Batı destekli, ulusal pazarları yabancılara peşkeş çeken, üretmeyen sermayedir. Amerika’yı bunların arkasından çekerseniz, bunlar sıfıra eşit olurlar. Türkiye de istikrara kavuşur.
Son “sahte belge harekatı” Gülen Örgütünün kendisini meşrulaştırma hareketidir.
Gülen meşrulaştıkça, Türk Silahlı Kuvvetleri gayri meşrulaşmaktadır.
Onun için, Gülen Örgütünün TSK’ni gayri meşru gösterme çabaları bu amaca yöneliktir.
Örgüt Türk Silahlı Kuvvetlerinin Mahkemelerine güvenmediğini açıkça beyan etmiştir. Bunu anlamı ben Örgüt olarak TSK’ni kabul etmiyorum demektir.
Eğer TSK bunu kabul ederse, kendisinin gayri meşru olduğunu kabul etmiş olacaktır.