Emperyal güç adına yapılan iş, meşrulaştırılamaz, kutsallaştırılamaz.
Bize yaşatılmak ve hazmettirilmek istenen olgu budur. Buraya tekrar döneceğim. Ancak bunu isteyen emperyal gücün Kürt meselesine bakışını anlamak gerekirKürt Açılımının aslında bir Amerikan Açılımı olması bakımından, Amerika’nın bu konuda düşüncesini kavramak önemlidir.
Amerika Türkiye’nin Kürt meselesine toptan bir ayrılık meselesi olarak bakar. Yani onun PKK ile Kürt halkına bakışı arasında bir ayırım yoktur. Hatta PKK’yı Kürt halkının uluslaşma önderi olarak görür. Çünkü emperyal gücün ilk amacı, Kürt ve Türk ayırımını yaratarak bölünmeyi esas almaktır.
Emperyal gücün Türkiye siyasi iktidarına verdiği plan da, yukarıda belirttiğim felsefeye uygun bir plandır.
Türk halkı ise, Kürt sorunu ile PKK belasını birbirinden ayırarak çözmek ister. Zaten PKK, emperyal güçler tarafından önümüze konmuş bir sorundur. Kurt halkının kendisinin yarattığı bir örgüt değildir.
Bu sebepten, PKK sorununu çözmek, emperyal güçler ile hesaplaşmayı gerektirmektedir. Yoksa emperyalizmin önümüze koyduğu plana uymak değildir. Gerçek düşmanı Türk halkına ne kadar geç anlatırsak, emperyalizm ile eninde sonunda vardığımız savaşta zayiatımız o kadar çok olacaktır.
Emperyal güçlerin planına uyanlar, şimdi ne yapacaklarını şaşırmış durumdadır. Onlara göre, şimdi iki PKK vardır. Şerefli PKK ve şerefsiz PKK. Ama onlar için her hali karda bir PKK olması gerekir. Çünkü dayandıkları emperyal güç PKK’ya meşru bir güç olarak bakmaktadır.
Ağabeyleri PKK’ya meşru güç olarak baktığından dolayı, içerideki Amerikancılar PKK’yı Türk halkına kabul ettirebilmesi için iyi PKK(AKP’nin muhatap kabul ettiği PKK) ve kötü PKK olmak üzere sanal bir alan açmaya çalışmaktadırlar. Bu durumda, onlara göre; kötü PKK Amerika’nın planlarına uymayan PKK olmaktadır. Eğer PKK Reşadiye katliamını açıklamasaydı, bunlar iyi PKK yutturmacasına devam edecekler ve bilgi kirliği alanını daha da genişleteceklerdi.
Eş başkan hala İyi PKK’dan dem vuruyor.
Bu palanın alt yapısı “düz ovada siyaset yapsınlar” ve “silahsız siyaset” “silahlı siyaset” olarak önümüze konmuştu. Ayrılıkçı Palan’ın silahlısı silahsızı olmayacağından plan şimdilerde türk halkı tarafından daha bir iyi anlaşılmaya başlanmıştır.
Umutsuzluğa hiç gerek yoktur. Emperyal güçler hangi planı önümüze koyarlarsa koysunlar, hangi hain güruhu gayret gösterirse göstersin bunların hakkından geliriz. 200 yıldır bunlar ile savaşıyoruz. Son yüz elli yıla üç devrim sıkıştırmışız. Bu sorunu da devrimcileşerek çözeceğiz.
Yeter ki düşmanın adını doğru koyalım.