Milli Mücadele Teşkilatı ve Grubu-I

Mustafa KÖSE

TARİH BİLİNCİ

Varlığını devam ettiren Ulusların Tarihinde devamlılık vardır. Vatan topraklarında egemenlik yeni bir Devlet kurularak devam edebilir.. Ancak olaylar gelişmelere yön veren yönetici ekipler, farklı düşüncede olanlar, sonuçta olumlu yada olumsuz etkileşim ve ilişki içindedirler. Hele söz konusu bizim tarihimizse. 2. Abdülhamit’in, Batılı Devletlerce hasta adam adı takılmış, Osmanlı Devleti’ni, İngiltere’ye yakın durarak usta bir denge politikasıyla ayakta tutmaya çalışması, içerde etnik ayaklanmalar ve taleplerinin artmasını ve özellikle Balkanların elden çıkmasını engelleyemiyordu ve kendi döneminde yetişen ancak ona muhalif genç aydın ve subayları gelişmeler tatmin etmiyordu. Bu şartlarda “darbeyle” iktidarı ele geçiren İttihatçılar, Ulusu örgütleyip, savaşa hazır hale getirecek Teşkilatlar oluşturma çabasına girdiler.

Balkan Savaşı ve devamen girilen 1. Dünya Savaşı o şekilde gelişti ki, Orta Asya’yı da, İslam ülkelerini de, içine alan kazanımlar bekleyenler,  Vatan’ın tümden elden çıkması tehlikesini Türk Ulusu’na yaşattılar. Ancak bu şartlar her kesimden Yurdunu, Vatanını seven Milletimizi 7den 77’ye harekete geçirdi. Trablusgarp’ta, Batı Trakya’da milis, gönüllü kuvvetler oluşturan yapılanmalar, savaşılan coğrafyalarda ve devamen Kurtuluş Savaşı’nda mucizeler yaratan  savaşlar,direnişler gerçekleştirdiler. Hem de çoğu zaman yokluk şartlarında.. Bu süreçte bir nesil haline gelen İttihatçılar’ın, Mustafa Kemal’in  Milli Hareketin başına geçmesi ile “maceracı” tavır ve hareketlerine devam edenleri, süreçte tasfiye olmuşlardır. Ancak oluşturdukları kurum ve düşünceleriyle derin izleri devam etmektedir. Mustafa Kemal’e bağlı, Milli Mücadele’ye büyük katkısı olan   M.M. de bu çerçeve ve süreçte oluşmuştur.

MÜDAFAA-İ  MİLLİYE  CEMİYETİ

“Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, 1918’den itibaren kurulmuş olan Milli Derneklerin temeli ve öncüsüdür”(1)

31 Ocak 1913 günü, İstanbul Darülfünunu’nda, muvafık- muhalif  büyük bir kalabalığın alkışları ve ünlü kişilerin heyecanlı nutukları  arasında kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’ne partiler dışı (ve üstü ) bir nitelik verilmek istenmiştir. Müdafaa-i Milliye Heyeti tarafından yayınlanan kararnamede şöyle deniyordu:” Düşmanlarımızın tek umut dayanağı bizi içerden bölmektir.” Toplantı Balkan Harbi’nin şaşkın ve fırtınalı ortamı içinde yapılıyordu. Durum yabancı diplomatların da dikkatini çekmiştir. “ Fransa Büyükelçisi M.Bompard’a göre bu cemiyetin kuruluşu, İttihatçıların halka yaklaşma politikasının sonucudur. Dışişlerine gönderdiği 3.2.1913 tarihli raporunda; ” Darülfünün konferans salonunu dolduran bin kadar dinleyici karşısında Hürriyet ve İtilaf reisi Fuat Paşa’nın, Celalettin Arif Bey’in hitabelerinden söz etmekte, Osmanlıların partileşme dışında, Vatan duygusunda birleştiklerini belitmektedir…”Nizamnamesinin  1. maddesine göre cemiyet milli terbiyeye, sağlığa, milletin fikri seviyesini geliştirmeye, güçlendirmeye, iş hayatına alıştırmaya çalışacaktı. Bir özelliği daha vardır ve askeri nitelikteydi. Cemiyet savaşlar karşısında bir yandan insanları savaşa hazırlayacaktı ( onlara savaş meydanına koşabilecek gücü, beden terbiyesini verecek eğitimi sağlayacak ), bir yandan da halkı savaşlardan koruyacaktı. (ıztırapların dinmesine, milletin “refah ve saadetine” elinden geldiğince yardım ederek ) Bir özellik daha: Cemiyet siyasetle uğraşmayacak, hükümete karışmayacak, “politika ve fıkra hissiyatından tamamiyle azade ( uzak ) kalarak, kanunlara daha saygılı olacaktır.” ( Madde 4 ) Tabii bu ilke İttihat ve Terakki içinde geçerli olmak gerekirdi.

Cemiyet kısa süre içinde örgütlenmiştir. Parasal yardımlarla kabarık bir bütçeye sahip olmuştur. Balkan savaşları döneminde çok yoğun çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar arasında, Orduya ve Teşkilat-ı Mahsusa’nın gönüllü taburlarına yardım başta gelmektedir. -”Müdafaa-i Milliye Mecmuası- 19 Kanunusani 1329 yıllık rapordan: Bunlardan başka ikibine yakın efrad (er) dahi Teşkilat-ı Mahsusa’ya kayıt ve tefrik olunarak Erkan_ı Harbiye binbaşılarından Haili ve yüzbaşı Nail ve Hacı Sami ve Eşref ve Sefer Fevzi Beyler’in kumandasında olarak harbe girmiş…. Teşkilat-ı Mahsusa kıtaatı efradının celp ve sevkleri ile iaşe ve sair masarifi  de cemiyet tarafından karşılanmıştır.” –  (Ayrıca) yabancı gazetecileri – bu arada Pierre Loti’yi – karşılamak ve cepheleri gezdirmek  de çalışmaları içinde yer almıştır. Savaşlar sırasında, “Avrupa aleyhimizdeyken “ Osmanlıları haklı gören Jean Jaures, Edmond Raymond’la  da ilişki  kurmuş ve teşekkürlerini iletmiştir.

Müdafaa-i Milliye Cemiyeti giderek milli bir temsilci niteliği kazanmış, ünü artmıştır. Aslında bir hayır ve sosyal yardım kurumu olan Cemiyet, milliyetçi bir kuruluş özelliği kazanmıştır. Yurt dışında da tanınmıştır. 1914 yılında Şura-yı Devlet’çe “kamuya yararlı” bir dernek olarak kabul edilmiştir. ” Müdafaa-i Milliye Cemiyeti Mecmuası’nda 1913 yılında 41 şubesi görülmektedir.” Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin kurucuları : Sultan Mehmet Reşat(Padişah), Talat Bey (Dahiliye Nazırı), Enver Paşa (Harbiye Nazırı), Hayri Efendi (Şeyhülislam), Mehmet Sait (Halim) Paşa (Sadrazam ve Hariciye Nazırı),  Cavit Bey (Maliye Nazırı),Ahmet Cemal Paşa (Bahriye Nazırı), …. Kısaca Devlet üst yönetimi…

Cemiyet Mütareke döneminde Vahdettin’in himayesine girmişse de, aleyhte propagandaların artması üzerine Donanma Cemiyeti ile beraber, 2 Mayıs 1335 (1919)  tarihinde Damat Ferit Paşa hükümeti tarafından feshedilmiştir.  İttihatçılar ayni çerçevede savaş koşullarının baskısı altında Milleti örgütleme ve seferber etme amacıyla “Yarı Askeri Gençlik Kuruluşları” da oluşturmuşlardır. Öğrenci olan ve olmayan gençleri hem izciliğe hem de askerliğe hazırlamak amacıyla üç dernek kurulmuştur. Türk Gücü Cemiyeti, Osmanlı Güç Dernekleri ve Genç Dernekleri.(2) ( Bunlar ayrıca bir çalışma konusudur.)

Devam Edecek…

print

Bir cevap yazın