Mutluysak Mutlu Ederiz!

Maide ÖREN

BİLİNÇ ALTI

Bertrand Russell bir yapıtında Walt Whitman’ın şu güzel mısralarını yazmış;

“Ben de hayvanlaşıp onlar gibi yaşayabilirim diyorum, hepsi kendi âleminde, öylesine huzur içinde – Hallerinden sızlanmazlar, kan-ter dökmemekteler -Karanlıkta gözleri açık uzanmıyorlar ve ağlamıyorlar günahlarına – Tanrıya olan borçlarını konuşup midemi bulandırmıyorlar – Hepsi hoşnut, hiç birinin mal tutkusuyla gözü dönmemiş – Hiç biri ne öbürüne, ne de binlerce yıl önce yaşamış kendi türünden birinin önünde diz çökmüyor – Hiç biri ne dünyanın en mutsuzu, ne de en saygı değeridir.”

Russell, kişinin iç savaşını anlatmış ve mutsuzluğun sebeplerini sıralamış.

“Mutsuzluğu doğuran sebeplerden biri içe kapanıklıktır. Kendini günah işlemiş sayanlar, kendi kendine tutkunlar, megalomanyaklar, kendi içlerine gömülmüşlerdir. Bunlar için mutluluğa kavuşmanın tek yolu dış dünya ile ilgilenmektir” diyor. Mutluluğun ve mutsuzluğun başlıca sebeplerini sıralamış yapıtında.

Mutluluğun ele geçmesi için kişinin iç savaşı açısından kendinin kim olduğunu ve bu dünyadaki yerinin ne olduğunu öğrenmesi gerekir. Kişinin kendini tanımadan dış dünyayla ilgilenmesinin neler doğurduğunu esefle görüyoruz.

İnsanlığı bulmanın insanlığa doğru ve yararlı hizmeti verebilmek için kendimizi keşfetmemizin gerekliliğinin altını çiziyorum yeniden.

Dönüp dolaşıp hep aynı konuya gelmek zorunda hissediyorum kendimi. Bir insanın hakkı hukuku olmadığı halde başka insana zarar vermesine tanık oluyoruz. Ben de bu köşemde  “Gerçekleri” yazdığımın doğruluğuna sevinmem gerekirken sevinemiyorum tam olarak.

İsterdim ki daha ilkokulda öğretilsin bu bilgiler. Herşey öğretiliyor ama kişinin kendinin kim olduğu, ne olduğu, bu dünyadaki amacını bulmanın yollarının bir uzman eşliğinde öğretilmesini o kadar isterdim ki. Belki bir gün birileri bu gidişata dur demenin tek yolunun bu olduğunun farkına varacak. Ama benim ömrüm bu günleri görmeye yeterli olur mu bilmem.

Bu evrenin bir vatandaşı olarak görüşümün ve benden çok önce ve benimle birlikte aynı düşüncede olanların görüşlerinin altını çizmeye devam edeceğim.

Bir insanın kendini tanımasının kendini keşfedip gözlemlemesinin eğitiminin verilmesinin gerekliliğinin “Israrla” ve de  “ACİL” olarak altını bir kez daha çiziyorum.

Geçen günkü yazımda da değindim bir kof beyinin başkası ile hayati bir karar alması daha sonra bu kadar önemli olacağını düşünmemiştim demesi doğrulamıyor mu?

Daha küçücük bir çocukken verilecek eğitimle birey başkasının etkisinde kalmadan kendi yolunu rahatlıkla bulabilme yetkisine sahip olabilecek. Kişi kendini tanıdıkça yaşantısını olumlu değiştirme özelliğine sahip olacaktır. Aksi iddia edilemez.

Çünkü büyüdükçe yaşamdaki yerinin ne olduğunu daha iyi anlayacak aynı zamanda dış etkenlere karşı, kendine ve başkasına ılımlı olmayı bilecektir.

Kişi kendisiyle uyumlu ve ılımlı olmayı ne kadar erken öğrenirse birliğe ulaşmayı yaşayıp mutlu olabilecektir. Benliğimizi tanıdıkça içimizde birbiriyle uzlaşmaz parçalara bölünmemiş olur ve de dünyaya karşı bir sipere gömülmemiş oluruz.

Kişinin sadece kendi yaşamını değiştirme hakkına sahip olduğuna inanıyorum.

Yaşam için gerekli Evrensel Yasaları bilip öğrendiğimizde ve çocuklarımıza öğrettiğimizde dünyanın daha iyi yaşanır olduğuna tanık oluruz.

Haftaya yaşamın temelini oluşturan evrensel yasalardan söz edeceğim.

Umarım çoğunluk benden önce davranır da, çocuklara okullarda ders olarak okutulma kararını alır. Bu hayalde benim en doğal hakkım. Gerçek yaşam içerisinde hayalime tutunup onların gerçekleşme mucizesine çok tanık oldum.

İnsanlık ve evrensel mutluluk adına dilerim dileğim gerçekleşir.

print

Bir cevap yazın