Aslında nitelik derken her şeyde aranan, uzun süreli eğitim, çalışma, disiplin sonuç olarak ürünü ortaya koymada harcanan emektir. Diğer tüm disiplinlerde olduğu gibi müzikte de ortaya konan üründe önemli olan; ne müziğin doğduğu coğrafya, ne kullanılan çalgılar, ne de müzik türüdür. Önemli olan sonuçta ortaya çıkan ürüne harcanmış emektir. Bu bağlamda eğitim sürecini tamamlayarak yetişkin olmuş bireylerin bakması gereken nokta da tam olarak bu olmalıdır.
Nitelikli müzik nasıl olmalıdır? sorusuna yanıtlar aradığımızda bakmamız gereken noktalar; taklit ve öykünmeden uzak olarak yaratılmış ezgi (melodi) olmalıdır. Birbirini taklit etmeyen özgün ezgi yaratmak ancak ve ancak çok ezgi yazmakla ulaşılabilecek bir noktadır. Ayrıca bir ezgiyi oluşturan öğelerin öğrenilmiş/çözümlenmiş/benimsenmiş olması gerekir. Bu sonuca ulaşmak uzun süreli eğitim süreçlerinden geçmeyi gerektirir. Bu noktaya ulaşıldığında ise daha da yoğun bir eğitim süreci içeren ezgiyi işleme sanatı gündeme gelir. Bu sanat dikey ve yatay çok seslendirme kurallarını iyi öğrenmiş olmak ve hayata geçirmekle mümkün olmaktadır. Bu bilgilerle iyi donanmış bir besteci önce özgün ezgi yaratma çabasına girer daha sonra da uzun çalışma süreci geçirerek bu ezgiyi iyi işlemek için uğraşır. Bu konuda tecrübeniz ne kadar çoksa o denli güzel ezgiler yaratabilirsiniz.
Nitelikli müzik meselesinde bundan sonra bakılacak sorun ise yazılmış eserdeki form sorunudur. Diğer pek çok disiplinde olduğu gibi bir bütünün öğeleri meselesidir bu, bir makaledeki giriş-gelişme-sonuç ilişkisi, mimari bir eserde eseri oluşturan ana detaylar gibi ya da bir romanın bölümleri gibi. Müzikte form eseri öncelikle iskelet olarak tasarlamayı sonra da detaylarını yapılandırmayı gerektirir. Yine bu özellikte uzun süreli eğitim süreçlerinden geçmeyi, bu konuda yazılmış literatürü gözden geçirmiş olmayı ve bu konu üzerinde tecrübe kazanmayı gerektirir. Form olarak iyi yapılanmamış bir müzik eseri dinleyicide güzel etki bırakmaz. Algıyı zayıflatır, çalınan veya söylenen eserin belleklerde kalmasını engeller, karmaşık anlaşılmalara yol açar. Form olarak iyi tasarlanmış bir müzik eseri aynı hem mimari hem de sağlamlık olarak güzel bir bina yapmaya benzer. Yapı taşlarınız ne kadar sağlamsa binanız o kadar uzun yıllar yaşar ve bir o denli de kitlelerce benimsenir.
Nitelikli müzik eserleri konusunda değineceğim diğer bir konu da sözlü müzik eserlerindeki ses-söz uyumudur. Müzikte prozodi olarak adlandırılan ses-söz uyumu, Türkçeyi iyi kullanmakla ve prozodi kurallarını bilmekle ve tabiî ki bu konuda çok pratik yapmakla doğrudan ilişkilidir. Sözlü müzik eserlerinde en önemli konu sözde yer alan vurgular, kısa-uzun hecelerin kullanımı ve sözün/sözcüklerin anlamına göre ezgi yaratma kaygısı olmalıdır. Çocuk şarkısıları, gençlik marşları, önemli gün ve haftalarla ilgili yazılmış şarkılar veya kahramanlık ya da vatan sevgisi vb. konularda yazılmış büyük formlu eserlerde dikkat edilecek noktalar farklıdır. Her birinde hareket noktası söz/sözcüklerin taşıdığı anlamdır. Bu noktadan sonra bu sözlere uygun ezgiler tasarlanır ve bestecilik, form bilgisi ile birlikte en iyi şekilde işlenmeye çalışılır. Artık önemli olan sizin bu konudaki tecrübenizdir.
Yukarıda açıklamaya çalıştığım konu nitelikli müzik yaratmada gerekli birikim ve emeğe dikkat çekmek idi. Bu açıklananlar ışığında bu süreci yaşamadan ortaya konmuş, bu konuda gerekli eğitim sürecinden geçmemiş, fazla emek harcanmamış eserlerde nitelikten söz edilemez. Bir toplumda vatandaş olarak yaşayan bireylere düşen; her alanda ortaya konan eserde olduğu gibi bir müzik eserini dinlerken de nitelikli mi?, niteliksiz mi? sorusuna yanıt aramak olmalıdır.