Nara

Ben olayların hemen ardından yorum yapmayı, yazı yazmayı sevenleden değilim çünki yıllardır göz önünde ilk haber veya tepki olarak sunulan şeyin aslında bir düzmecenin vitrini olduğunu çokca gördüm. İşte bu yüzden bu tür, toplumun ilk karşılaştığı şeylerin birer sonuç olduğunu ve bu sonucun dayandığı ciddi sebepler olduğunu her zaman tam olarak bilmesemde tahmin edenlerdenim. 

RTE’nin Davos’ta yaptığı şey ise bu vitrinin hem içinde hem dışında. Benim fikrime göre RTE son zamanlarda hem kendisinin hemde Türkiye’nin başına bela ettiği kandırılmış yasal ve yasal olmayan parti altyapısı ve yandaşlarının yaptığı hatalar yüzünden kaybettiği oyun peşinde. 

Bu ilk kez yapılmıyor üstelik bu ülkede. Bunu başlatan, kimilerinin çok sevdiği ama Türkiye’ye ciddi zararlar vermiş kişiler içinde kesinlikle ilk beş te yer alacak olan Turgut Özal dır. Sonrasında beceriklilik oranlarına göre her başbakan olan, oy kaybı ve kaygısı yüzünden dış politikayı oy malzemesi yapmıştır. Ama bu kez biraz farklı. RTE, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Kemal Unakıtan başta olmak üzere  AKP, yasal ve yasal olmayan tüm tabanı ve destekçileri Cumhuriyet tarihi boyunca Cumhuriyetin en cevval saldırganları oldular. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde bu kadar kötü şartlar yaşamadı; hiçbir zaman ! 

Ne oldu RTE o toplantıdan kalkıp gidince? Türkiye’nin onurumu korundu? Son 6 -7  yılda Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan ve özellikle bu toplumun sac ayağı olarak bilinen limanlar, demir çelik fabrikaları, şeker fabrikaları, iletişim altyapısı olmayacak adamlara, olmayacak fiyatlara satılırken bu onur zedelenmedimi? Ya da dünyanın tek fatura yolsuzluğundan hüküm giymiş maliye bakamı “ anasını bile satarım” diyerek Türkiye’nin neyi var neyi yoksa sağa sola peşkeş çekerken, arada Başbakan gibi Cumhurbaşkanı gibi bulundukları mevkileri hazmettiklerine asla inanmadığım isimlerin T.C halkının vergileri ile oluşmuş hazineyi “ yerken-yedirirken” bu onur zedelenmedimi?   

Hadi diyelimki yaptın bir kahramanlık. Ne yani son 2 yıldır, dünyanın geleceğinin petrol değilde su pazarlığı üzerine olacağını gayet iyi bilen ve bu yüzden hem Kıbrıs’tan hemde Türkiye’nin güneydoğusundan  deli gibi toprak alan İsrail’liler toprak almaktan vazmı geçecekler? Türkiye’deki Yahudi sermayesi pılıyı pırtıyı toplayıp gidecekmi? Ne olacak? Ne değişecek? Koskoca bir HİÇBİRŞEY ! Ciğeri beş para etmez köşe yazarları, gazeteci müsveddeleri biraz bağırıp çağıracaklar, ortalık biraz bulanacak, RTE ve AKP istediğini alacak ve yaklaşık 1 ay sonra herşey unutulup gidecek ve benim bu güzel ülkem bu adamların elinde heba olup gitmeye devam edecek. 

Ben kesinlikle dengi değilim, bilyorum ama RTE’ye benden küçük bir tavsiye:

Atatürk’cülük oynamayın ! çünki Atatürk!cülük oynanmaz !

“geldikleri gibi giderler”, “ya istiklal ya ölüm”, “ben size ölmeyi emrediyorum” dediğinizde, söylediklerinizi gerçekleştirecek hem irade hemde öngörüye sahip olacaksınız. Bu da, ülkenin yoktan var olabilmek için dişini tırnağına takarak 80 yıl boyunca yaptıklarını, sırf birileri senden öyle yapmanı istedi diye har vurup harman savurarak olmaz. İsrail’in dünya yüzünde nasıl bir güce sahip olduğunu biliyoruz. Ekonomik olarak sıkıştırmaya kalksa nasıl karşı duracağız? Kör topal, iyi kötü ama bize ait bir ekonomimiz mi var? Sözümüzü kendimizce söyleyecek hangi güce sahibiz? Kasımpaşa külhanbeyliği neyi çözer? 

Attığın naradan başka birşey duymuyorsan, ben zaten boşa konuşuyorum demektir. 

Mavi Günler                                          

print

Bir cevap yazın