Değerli okular;Artık hepimiz şuna şahit olduk ki şiddet konusu gündemden hiç düşmeyen konuların başında geliyor…
Dayak, küfür, fiziksel ve psikolojik işkence… Bunlar sık sık konuşulan tartışılan konular ama son günlerde ekranlarımızdan hemen her gün izlediğimiz bir konu var, o da cinsel taciz ve tecavüz.
Artık en az iki taciz ya da tecavüz haberi izlemeden ekran başından ayrılmıyoruz.
Son günlere herkesin esefle izlediği bu haberler artık yeter dedirtecek boyuta geldi. Sabah ve öğleden sonra kuşaklarında canlı yayınlarda dile getirilen istismarlar, akşam haberlerinde çeşitli tecavüz haberleri ve bu olaylar sonunda psikolojisi bozulan çocuklar, genç kızlar, kadınlar, olayı kaldıramayacak derecede yıkılan aileler, kaybedilen canlar neler oluyor bizlere dedirtecek cinsten.
Dün izlediğim bir haber de bu kadar da olmaz dedirtecek cinstendi. Aynı okulda okuyan İlköğretim öğrencilerinden bir grubun 12 yaşındaki bir kıza yaptıklarıydı ve bunu cep telefonuna kaydedip şantaj yaparak istismarlarını sürdürmeleriydi.
İnanmak zor olsa da maalesef gerçek.
Psikologlar ve bu konu ile ilgilenen uzmanlar, tecavüze uğrayan kadın ya da çocuk, herkesin, her an başlarına aynı şey gelecekmiş gibi korku içinde yaşadıklarını, ağır psikolojik darbeler aldıklarını ve bu olayların ömürleri boyunca bilinçaltlarında etkisini sürdürdüğünü vurguluyorlar. Bu mağdur kişiler sadece psikolojik olarak etkilemekle kalmıyor, toplumsal baskıları da ağır biçimde yaşıyorlar.
Basına ve ekranlara yansıyan olayların dışında çok daha fazla vaka olduğunu bildiren yetkililer, bu duruma maruz kalanların yanlış anlaşılmak, tehdit, öldürülme korkusu yaşadıklarını, ailelerinin toplumdan dışlanmaması için olayı kapatmak zorunda kaldıklarını belirtiyorlar.
Bu durumdan çok yara alan çocuklar ailelerine zarar verileceği tehdidi ile karşı karşıya kalıyorlar ve acılarını tek başlarına çekiyorlar ta ki ya sağlıklarını kaybettiklerinde ya da olaylar tesadüfen gün yüzüne çıkıncaya kadar.
Ayrıca bazen de çocuklar başlarına gelen taciz ya da tecavüz olaylarını aileleriyle paylaşamıyor çünkü ailelerinin onlara inanmayacağını düşünüyorlar ve kendilerine kızacağından korkuyorlar. Çocuklar korumasız olduklarından mağduriyetlerinden daha çok kişi yararlanmaya başlıyor.
Bu gibi durumlara maruz kaldıklarında eğer fırsat bulurlarsa susmamalarını avazlarının çıktığı kadar bağırmalarını öğütleyelim. Başlarına her ne gelirse gelsin aile içinde kendilerine en yakın hissettikleri kişilere söylemelerini sağlayacak gücü verelim.
Çocuklarımızı dinleyelim. Onlara güvenimizi ve inancımızı gösterelim. Aile içindeki tatsızlıklarımızı onları olayların içine çekmeden halletmeye çalışalım.
Geçtiğimiz günlerde, narkotik polisinin ve askerin yanında korkusuzca savaşan K-9 köpeklerinin bir bölümünün bu vakalar için, DNA köpekleri olarak akademik düzeyde yetiştirilmeye başlandığı haberi verildi. Böylece özellikle ormanlarda yaşanan tecavüz olaylarında kan ve sperm örneklerinin bulunmasında büyük aşama kaydedileceği vurgulandı.
Dileğimiz bu tür olayların yaşanmaması…