“Yoğunluk Sendromu”nun Kuramsal ve Kurumsal Temelleri:Yazımızın bundan önceki bölümünde “yoğunum” demenin ve bu ifadenin ardına saklanan kitlesel alışkanlığın dünya insanlarını değerlerinden hızla çözmekte olduğundan bahsetmiştik. Bu ifadenin de ağırlıklı olarak kapitalist düzenin yoğun hizmet sektöründen kaynaklandığını belirtmiştik.Bu ısınma veya girizgah cümlesinden sonra bunun temellerini kategorik olarak irdeleyecek olursak şunları söyleyebiliriz. “Yoğunluk Sendromunun, en başta psikolojik, sosyolojik ve ekonomik temelleri bulunmaktadır. Bunları sırala değerlendirelim.
PSİKOLOJİK FAKTÖRLER:
Yoğunluk sendromu aslında tam anlamıyla ağırlıklı olarak özentiden kaynaklanmaktadır. Hizmet sektöründe çalışan prototip insancıklar, kurumlarının orta ve tepe yöneticilerinin gerçekten yoğun ve girift hayatlarını görmekte ve bunları kendi hayatlarına yansıtma yapmaktalar. Örneğin üç kişi bir konuda görüşme yaparken, gelen telefon sesinde “şu an toplantıdayım” demekten büyük zevk duymaktalar.
Veya yine hizmet sektörünün her alanda kurumsallaşması sonucu kaba tabirle her alanın kuralları, ilkeleri veya uzmanları olduğundan sosyal hayatta hareket etmek için zaman aritmetik olarak ilerlerken bu tür formaliteler geometrik olarak artmaktadır. Yani formalite ve kurallar zamanla 1, 2, 4, 8, 16, 32, 64, 128, 216, 512 gibi katlanarak artmaktadır. Bu yoğun formalite dünyasında en küçük bir işlem veya eylem gündelik yaşamımızda saatler almaktadır. Bu işleri yapmak için de doğal olarak zaman kullanmaktayız. Bu ortamda kişiler zaten yoğunluğa giderek alışmakta, hatta bu tür zorlukları önceden kabullenip ona göre günlerinin belli kısımlarını boşaltmaktadır. Kısaca formaliteler, katlanarak artarken, bu formalitelere alışma süreci de bağımlılık derecesinde git gide şişmektedir.
Bireysel davranışlar, sosyal çevreden hızla etkilenerek büyük çapta kronikleşmektedir.
Kişilerin çalıştığı kurumların orta ve üst düzey yöneticilerinin veya gerçekten yoğun hayatları olan kişilerin hayatları diğer sıradan insanlara çok cazip geldiğinden psikolojideki “modelleme faktörü” ortaya çıkmaya başlıyor. Bütün bunlara yoğunluktan dolayı zaman ayrılmayan birinci derece sevilen kişiler, veya kişilerin hayatlarında ilgi bekleyen kişiler de alışmakta onlar da ilgi veya sevgi beklemek yerine boşluklarını bir ton yapaylıkla doldurmakta bu yapaylık ilk elde cazip geldiğinden ilgi bekleyenler ilgi beklemez hale gelmektedir. Bu ise konumuz açısından bambaşka bir paradoks ortaya çıkarmaktadır.Not:1: Şu an yanımda olan birbirinden pırlanta üç çocuğumla ilgilenmekte olduğumdan dolayı bu yazımın III. Kısmını yarına bırakmak zorunda kaldım. Anlayış göstereceğinizi bilerek yarın devam etmek dileğiyle.
Sevgilerimle. Esen kalın
Not 2:
Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalının öğretim üyesi olmama rağmen siyaset konularına pek girmek istememekteyim. Çünkü her şekilde herkes bu konulara eğilebilmekte. Bu dünyada en kolay konuşulan bir alandır siyaset veya politika. Bizi daha çok siyasetin bilimsel temelleri ilgilenmektedir. Ama yine de ister istemez duruma kurumsal ve kavramsal müdahalelerde bulunmak zorunda hissederiz çoğu zaman. Bu konudan sonra uzak kaldığımız siyasete dönebiliriz sevgili yazarport okurları.
Not 3:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar http://www.yazarport.com, http://www.gunesgazetesi.net http://www.bilgiagi.net http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.net http://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.