Madde 12-bSiyasi partiler üye olma istemlerini sebep göstermeksizin de reddedebilirler. Ancak, üyeliğe kaydını isteyenin, istemini reddeden teşkilatın bir üst kademesine, parti tüzüğünde gösterilen şekilde itiraz hakkı vardır. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.
Demokratik hukuk düzenini tesis etmenin olmazsa olmaz kuralı, düzgün işleyen bir siyaset kurumunun varlığıdır. Siyaset kurumunun da düzenli bir şekle işlemesini düşünüyorsak eğer ilk karşı çıkacağımız şey: Siyasi partiler yasasının on ikinci maddesi olmalıdır.
Bir siyasi partinin üyelik başvurusunu sebep göstermeksizin reddedebilmesi ne demektir? Böyle bir şeye neden gerek duyulur? Yine aynı yasanın 11. maddesinde kimlerin siyasi partilere üye olamayacağı açıkça yazılmamış mı?
Siyasi partiler yasasının bu maddesi nedeniyle bu gün ülkemizdeki partilerin tamamı birer oligarşik yapı haline dönüşmüştür. Kurumsal demokrasinin parti içinde tesis edilememesi sonucunda ülke yönetiminde demokratik usul ve yöntemler gelişememektedir. Parti yönetimini delege sistemi sonucu ele geçirenler, kendileri için tehlike olarak gördüğü kişilerin parti üyeliğini yapmamak için bahane uydurmalarına gerek bile bırakmıyor bu madde.
Bu 12. maddenin dikkat edilmesi gereken diğer yönü ise itiraz hakkını tanıyormuş gibi yaparak göz boyamak. Zira üyeliğe kaydedilmek isteyen kişinin üyeliğinin kabul edilmemesi durumunda başvurabileceği mercii, üyeliğe kabul etmeyen merciinin bir üstüdür. Peki, en üst mercii de bile üyelik başvurusu reddedilirse ne yapması gerekiyor? Hiçbir şey. Zira bu üyelik konusu yargı denetimi dışında tutulmuştur. Yani olay daha başında hukuksuzluğa teslim edilmiştir.
Bir siyasi partiye üye olabilme güvencesinin kitlelere tanınmaması, sonuç olarak siyaset kurumunun güdükleşmesine yol açmıştır. Üye olabilmek için hür iradenizle değil de başka birilerinin iradesine muhtaç oluyorsanız bir süre sonra da tabi olmak ya da bağımlı olmak zorundaymışsınız gibi hissetmeye başlarsınız.
12.maddenin b fıkrasının varlığı üye olmak isteyenin bireysel haklarını savunmasız ve güvencesiz bırakmış; parti merkezlerinin elini güçlendirmiş; parti içi iktidarda bulunanları “vahşi oligarşi” uygulamalarına yol açmıştır. Bunun sonucunda da hukuksuzluk hukukmuş maddesi gibi algılanmaya başlanmıştır.
Bu maddenin hukukun genel kurallarına aykırı olduğu süreç içinde su yüzüne çıkmış ve 6 Kasım 2001 tarihinde 23 milletvekili maddenin değişmesi için yasa teklifi vermişti. Ancak, sadece teklif olarak kalmıştı. Verilen teklifte 12 maddenin b fıkrası değiştirilmiş ve c fıkrası da eklenmişti. Düşünülen yeni madde şu şekilde idi:
12.a – Siyasi parti üyesi olmaya kanuna göre engel hali bulunmayanların, üyeliğe kabul şartları parti tüzüklerinde gösterilir. Tüzükte üyelik için başvuranlar arasında dil, ırk, cinsiyet, din, mezhep, aile, zümre, sınıf ve meslek farkı gözeten hükümler bulunamaz.
12.b – Siyasi partiler üye olma taleplerini gerekçe göstermeksizin reddedemezler.
12.c – Şu kadar ki üyelik isteminin bu maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde öngörülen ayırım yasağına aykırı olarak reddi halinde, bu karara karşı son karar tarihinden başlayarak otuz gün içinde kararı veren merciin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine itiraz edebilir. Mahkeme bu itirazları, diğer işlerden önce ve en geç otuz gün içinde basit muhakeme usulüne göre inceleyerek karara bağlar, bu karar kesindir.
Belirttiğim gibi bu düzenleme de sadece bir tasarı olarak kalmıştır.
Siyaset kurumunu düzeltmenin ilk yolu on ikinci maddenin b fıkrasının ya değiştirilmesi ya da tamamen kaldırılmasıdır.