Özal döneminde başlayan, günümüzde hızlandırılarak sürdürülen bir ordu düşmanlı süreci yaşıyoruz.
12 Mart ve 12 Eylül’de hapis yatan solcular, darbelerin arkasındaki asıl suçlu Amerika’yı görmek yerine AKP iktidarı ile birlikte orduya karşı tavırlıdırlar.
İrticai guruplar ve tarikatlar laikliğin savunucusu olduğu için zaten öteden beri ordu ile savaşmaktaydılar.
Liberal işbirlikçiler ise; işbirliği içinde olduğu şirketler ve kurumlara, ulusal pazarlarımızı kolayca peşkeş çekmede, orduyu bir engel olarak gördüğünden ordu düşmanlığında önde giderler. Amerika Mehmetçiğin kanını istediğinde, verin diye bağırırlar.
12 Mart ve 12 Eylül’de sıkıntı çekmiş aydınları devşiren işbirlikçi ve irticai kesim şimdilerde kendi lafazanlarını da yetiştirdi.
Öncelikle tarihi bir hatırlatma yapmalıyım.
Türk milleti ordular kurarak uluslaştı. Ordular kurarak devlet oldu. Ordular kurarak organizasyon yeteneği kazandı.
İyi ordu kurma yeteneği demek, bu günün terminolojisi ile söylersek, öğrenen örgütler ve organizasyonlar anlamına gelir.
Modernizasyonun temel taşı olan organizasyon ya da örgütlenme, iş yapmanın temel aracıdır. Medeni olmak demek önce devlet yani organizasyon yaparak başlar.
Bu hatırlatmayı özellikle şunun için yaptım. Tarihimizi de batıdan öğrendiğimizden, onlar bize barbar der, bizde ki liberal ve batıcı aydınlarda bize bizim barbar olduğumuzu anlatırlar.
Bu anlamda Türk ordusunun devlet oluşumunda ki yeri diğer ulusların uluslaşma sürecinde ki yerinden çok farlıdır. Farklıdır, emperyalizme karşı savaş içinde organize olmuştur.
AKP ve ayrılıkçıların, Türk Ordusuna karşı yürüttükleri örtülü savaşın sonuna geldiğimizi işaret eden birçok emare var. Şöyle ki, Ergenekon Tertibi üzerinden yürüttükleri örtülü savaşı artık açıktan yürütecekler.
Daha önceleri ordu ile savaşırken, Ergenekon sözcüğünü ifade ediyorlardı. Bir aşama daha geçtiler ve araya Ergenekon aracını koymayarak, doğrudan Ordu ismini telaffuz ederek saldırıyorlar.Önemli bir aşama.
Tarikatlar vasıtası ile sivil örgütlenmelerini tamamladıklarına inanan siyasi iktidar, şimdi de polisi ağır silahlar ile donatmaya çalışıyor. Bunun için Meclis Alt Komisyonuna taşıdıkları bir yasa tasarısında, polisin ağır silahlar ile teçhiz edilmesini istiyorlar.
Ağır silahlar ile teçhiz edilmiş Türk Ordusu orada dururken, tarikatların yönetiminde etkin olduğu emniyetin personelini ağır silahlar ile donatmanın manasını nedir? Orduya karşı ordudur.
Yasada subayların silah ruhsatlarını da valiler verecekmiş. Ne güzel değil mi?
Amerikan yazarları boşuna 2011’de Türkiye’de iç savaş çıkacak demiyorlar.
AKP Türkiye’yi yönetmeye devam ederse Türkiye Devleti diye bir devlet kalmaz.