Türk Milleti’nin 1699’dan beri Balkanlar’da geri çekilmeye başlaması ile Anadolu’ya doğru başlayan hicret hâlâ az veya çok devam ediyor. Dolayısıyla da Balkan-Rumeli Türklüğü gün geçtikçe eriyor…
Batı Trakya, Makedonya ve Üsküp civarı, Kosova, Bosna, Romanya derken Todor Jivkov döneminden beri de çok hızlı bir şekilde Bulgaristan Türkleri nüfus olarak erimekteler.
Türkiye mutlak surette bu göç dalgasının önünü almak zorunda. Geçmiş yıllarda savaşlar ve baskı politikaları nedeniyle Türkiye’ye yönelmiş olan göç, şimdi de iş bulmak ve ekmek parası kazanabilmek umuduyla yerini yurdunu terk edip gurbet ellerde çalışmaya dönüştü.
Evet, “yeri yurdu” diyorum.
Yüz binlerce şehidin kanlarıyla sulanmış bulunan Balkan toprakları bizim vatanımızdır. Biz Müslüman Türkler 500 yılı aşkın o topraklarda adalet ile hüküm sürdük. Avrupa’ya ilimi, irfanı, yıkanmayı, medeniyeti kısacası “insanlığı” öğrettik. Türkistan’dan gelip Anadolu’yu vatan yapanların içinden yine en beceriklilerini, en yiğitlerini seçip Balkanları-Rumeli’yi vatan yapmaları için gönderdik. Biz, Avrupalılara insan olmayı öğretirken, onlar bizi nasıl yok edeceklerinin planlarını yaptılar. Yine de yılmadık…
Komitacıları devlet adamlarımızı şehit etti, çeteleri köylerimizi bastı, Anadolu’ya kaçanlara bile acımadılar da yolda yakaladıklarını ya diri diri yaktılar, ya kazıklara geçirdiler. Bunlara tarih şahittir. Dedeler, nineler şahittir…
500 yılda vatan yaptığımız Balkan Yarımadası’nı bir kaç ayda yitirdik…
***
Aradan neredeyse yüz yıl geçti ama ne zulüm bitti Bakanlarda, ne de kan dindi. Daha Belene işkence kampında yapılan insan hakları ihlalleri dün gibi hatırımızda,
Bosna’da, Kosova’da yaşanan vahşet aklımızdan çıkmıyor. Batı Trakya’da Yunanistan, hâlâ Türkleri yok sayıyor da “Müslüman Rum” gibi kendilerinin bile inanmadığı yalanları uyduruyorlar…
Homeros’u, Herkül’ü gençlerimize öğrettiğimiz kadar bir Kuşçubaşı Eşrefi öğretemiyoruz…
Yazık?…
Ama şimdi elimizde bir imkân var! Balkanlarda Türkiye’den sonra en yoğun Türk nüfusun yaşadığı Bulgaristan’da Türkler iktidar ortağı.
Bugün Bulgaristan Bakanlar Kurulu’nda Türkler de temsil ediliyorlar. 7,5 milyon kûsur nüfuslu Bulgaristan’da neredeyse 2,5 milyon Türk yaşıyor. Bu soydaşlarımızın Bulgaristan devleti vatandaşı olarak huzur ve mutluluk içinde müreffeh bir hayat sürmesinin kime ne zararı olabilir?
İki komşu ülke arasında dostluk ve işbirliğinin artması hem Bulgaristan’a hem de Türkiye’ye yarar sağlamaz mı? Güvenlik alanında, ekonomi alanında dostlukların kurulması fena mı olur? Öyle ise yapılacak şey belli… Bulgaristan’da 5 Temmuz’da seçimler var. Milletvekilleri yeniden belirlenecek.
Orada vatanlarında yaşayan soydaşlarımıza daha iyi sosyal imkânların sunulması için, daha iyi hizmet alabilmeleri için; bildikleri ve güvendikleri insanları milletvekili seçmeleri gerekli…
İşte bu nedenle Türkiye’de yaşayan ve çalışan yaklaşık 600 bin Bulgaristan göçmeninden Bulgar vatandaşlığını halen koruyanlar…
Evet sizler! Haydi vatanınızda oyunuzu kullanın! Türkiye’de de sizlere kolaylık olması amacıyla seçim sandığı kurulması için gerekli imzaları atın.
Bu demokratik hakkınızın gereğini yerine getirin. Orada yaşayan ananız, atanız, çocuklarınız, eşiniz, dostunuz, komşunuz sizden bunu bekliyor… Sizden kendilerine sahip çıkmanızı, idarî emaneti ehline teslim için kararınız olan oyunuzu kullanmanızı bekliyorlar!
İki ülke arasındaki dostluğa bir katkı da sizden olsun. Vatandaşlık görevinizi yerine getirin. Pişman olmayın! “Bir oy ne ki?” demeyin. Siz üzerinize düşen vazifeyi yapın.
Unutmayın ki; bu gün vatanına sahip çıkmayan, yarın vatansız kalır! Bu konuda yardımcı olmak üzere dernekleriniz ve vakıflarınız gereken yardımları yapmak için kapıları ardına kadar açık, sizi bekliyorlar…
Hatta eşinize dostunuza da haber verin. Haberleri olsun ki yarın, “Bu kutlu olaydan niye haberim olmadı, ben de oyumu kullanırdım?” diye karşınıza dikilmesin!
HAYDİ, BULGARİSTAN İÇİN OY KULLANMAYA!…