Otojenik Eğitimde, Telkin Nedir?

Otojenik Eğitimde, Telkin Deyince Ne Anlamalıyız?

Bizi etkileyen, davranışlarımızı, inançlarımızı, düşüncelerimizi belirleyen bilinçaltına girmiş ya da oraya aktarılarak yerleşmiş olan herşey bir telkindir.

Çocukluğumuzdan bu yana geçen süreç içerisinde bilinçaltımıza girip, oradaki beynin bilgi bankasına kaydedilmiş olan bu telkinler, bizi yaşamımız boyunca olumlu ya da olumsuz bir biçimde veya yönde etkilemektedirler. Çeşitli telkinlere ve yönlendirmelere açık olarak yaşayan bizlerin, günlük yaşamımızdaki çeşitli olaylarda sergilediği davranış biçimleri, bu beynin bilgi bankasına kaydedilmiş değerler ve tecrübeler tarafından belirlenir. Örneğin düğün, toplantı, çalışma veya piknik gibi bir yere giderken seçtiğimiz ve giydiğimiz giysilerin, giyiliş nedenini/niçinini ne araştırır ne de sorgularız. Gittiğimiz o yerde öyle giyinilmesi gerektiğini bir biçimde bilir, hiç bir şey düşünmeden giyeriz.

 

Sağlıklı ya da hasta, neşeli ya da hüzünlü, paralı ya da parasız olduğumuz zamanlardaki ruh halimizin dışa yansıması ve o ruh haline göre sergilediğimiz davranışlar, bizim bilinçli halimiz olup bu durum bilinçaltı tarafından yönetilmektedir. Telkinler ile duyguların, kararların ve arzuların etkilenmesi sağlanır. Verilen ya da alınan telkin ne kadar sade, güçlü, canlı ve görsel olursa, etkisi de o kadar kuvvetli ve uzun süreli olur. Başkaları tarafından yönlendirilerek oluşturulan telkinlere “yabancı (dış) telkinler”, kendimizce oluşturduğumuz telkinlere de “kendi (iç) telkinlerimiz” ya da “kendi kendimize telkin” diyoruz.

 

Otojenik Eğitimde, kendi telkinlerimiz

 

Kendi kendine telkinin babası olan Fransız eczacı Emile Coue (1857 – 1926), Coueismus olarak adlandırılan “kendi kendine telkin terapisi” geliştirmiştir. Hastalarına “Benim herhangi bir iyileştirici gücüm yok, bu güç sizindir!” diyen Coue’nun geliştirdiği bu sade terapi 1920’li yıllarda, büyük bir popülarite kazanmıştır. Kendi kendine telkin terapisinin özelliği, biçimlendirilmiş olan telkinin, Otojenik Eğitim egzersiz formülleri ile desteklenmesidir. “Durumum her açıdan, her gün daha iyiye gidiyor” biçiminde düzenlemiş olan telkin cümlesi, Coue’nin biçimlendirdiği en etkili ve en çok tanınan telkin cümlesidir.

 

DOĞRU VE ETKİN TELKİNLER İLE ÖNÜMÜZDEKİ ENGEL KÜÇÜLMEZ; AMA BİZ BÜYÜRÜZ.

 

 

Otojenik Eğitimin ölçülebilirliği

 

İlk bakışta alternatif gibi görünen Otojenik Eğitim ile elde edilen gevşeme/rahatlama bir sözden ibaret olmayıp, çeşitli yöntemlerle objektif olarak ölçülebilen bir metotdur.

 

  • Otojenik Eğitim esnasında tüm bedendeki kan dolaşımı daha rahat ve düzenli olur. Bu nedenle de beden ısısı 1-2°C derece yükselir .

 

  • Gevşeme ile birlikte kişinin nabzı belirgin bir şekilde sakinleşir. Öyle ki Otojenik Eğitim sonrası nabzın daha sakin ve yavaş olduğu gözlenir.

 

  • Otojenik Eğitim sonrası yapılan tansiyon ölçümlerinde, kan basıncının yaklaşık 30 mmHg daha düşük olduğu görülür. Genelde tansiyonu düşük olan kişilerde, bu tansiyon düşmesi aynı ölçüde olmaz, çünkü; kan basıncındaki yaşam için gerekli olan minimal değeri koruma mekanizması devreye girer. Eğer bedenimiz böyle bir korunma sistemi ile korunmasaydı, uyuduğumuzda tüm kan basıncının çökmesi gerekirdi.

 

  • Kasların ve sinirlerin gevşemesi ile dolaşım Sistemi, idrar kesesi, bağırsaklar, akciğer gibi karın boşluğunda bulunan iç organlarımız rahatlayacağından bunu röntgensel olarak tespit etmek mümkündür.

 

  • Biofeedback Cihazı ile cildin elektrokimyasal karşı koyma direnci ölçülür. Ölçümde; bu direnç ne kadar düşük ise, kişinin bedeni o kadar çok rahatlamış/gevşemiş demektir.

 

  • Otojenik Eğitimin yaratmış olduğu bu rahatlama/gevşeme en belirgin olarak ta EEG (Elektroensefalografi  = beyindeki sinir hücreleri tarafından hem uyanıklık, hem de uyku halindeyken üretilen elektriksel faaliyetin kağıt üzerine beyin dalgaları halinde yazdırılmasıdır) ile ölçülüp, belgelenir.

 

Bizler uyanıkken (bilincin yerinde olduğu hal) beyin akımının frekansı 14-15 Hertz/saniye civarında olur. Buna beta dalgaları denir. Bir iş ile uğraşırken, daha dikkatli olmamız gereken durumlarda veya stresli ortamlarda beyin akımının frekansı artar, örneğin araba kullanırken 20-30 Hertz/saniyeye kadar çıkar.

Uykuya geçiş hali ile uykudan uyanma aşamasında beta dalgaları, alfa dalgaları konumuna geçer. Bu dalgalardaki beyin akımı frekansı 9-13 Hertz/saniye civarındadır. İşte beynin bu Alfa Dalgası konumu, bedenin rahatlamış/gevşemiş olan OTOJENİK EĞİTİM halidir.

print

Bir cevap yazın