Polisimize Yapılan Hain Pusu ve Düşündürdükleri

Mehmet ALPEREN

SONDURUM

Diyarbakır da  Polis  servis otobüsüne   yapılan  hain saldırı kelimenin  tam anlamı  ile   katliam girişimi. Ancak polisimizin gerek üstün eğitimi, gerek soğukkanlılığı  ve Allahın da  yardımı ile   bu   hain pusudan beş şehit ile çıkmaları  sevindiriyor. Beş şehidimize Allahtan  rahmet  diliyorum. Muhakkak ki   üzücü tarafı  can  gitmiş olması. Ama  sevindirici  tarafı iseböyle bir   pusudan  çok  az  zayiatla kurtulmuşolmaları ; Saldırı biçimi araç üzerindeki kurşun sayısı  ve  otobüsün pusuya  düşürüldüğü nokta  dikkate   alındığın da  o otobüsten bir kişinin bile  sağ çıkmaması gerekiyordu. Ancak görülüyor ki  Kahraman polislerimiz çok  çabuk  toparlanmışlar ve  hızlı bir şekilde  karşılık vermişler. Şerefsizler  kaçmakta bulmuşlar  çareyi. Son  zamanlarda polislere ve polis  noktalarına saldırılar çoğaldı. Hem de kelimenin  tam anlamı ile  imha etmeye yönelik  saldırı bunlar. Amerika konsolosluğu  önündeki saldırı da doğrudan polislere  yapılmıştı. Arkasından Şırnak ta, Ankara da İstanbul da ve Mersinde. Arkası  arkasına gerçekleştirilen  bu saldırılar Ergenekon  davası ile yakından alakalı gibi geliyor bana. Sanki birileri polise  göz dağı vermeye  çalışıyor. Sanki birileri parlamentoya  bir şeyler  anlatmaya çalışıyor. Hem de  kan ve göz yaşına  boğdukları satırlarla. Bunun PKK nın  düşündüğü  bir pusu olduğunu sanmıyorum. Bu  daha çok  ülkeyi kaosa  sürüklemek isteyen ve PKK  yı  taşeron olarak kullanan  bazı  mihrakların planları  gibi geliyor. Amerika  konsolosluğu  önündeki polis noktasına ve  doğrudan polislere  yapılan saldırının arkasından  bu  düşüncemi tekrar dillendirmiştim. Bir süre sonra  saldırıyı gerçekleştirenlerle Ergenekon davasına  adı karışanlar arasında  irtibat  kuruldu. Bana  kalırsa bu  saldırının kaynaklarını en  iyi iki kişi bilir.

Bir  Doğu Perinçek diğeri de Veli küçük. Bu  kanın durdurulması isteniyorsa  Ordu  Polis el  ele vermeli ve içerdeki pislikleri temizlemelidirler. 

Birde  şu  sapık medyanın patronlarını. Ağızlarına  şehit  kelimesi bile yakışmayanların  ekranlarında babasız kalan çocukların üzerinden  hükümeti yıpratmak için kolları  sığadılar.

Aslında  Aydın Doğan köşeye sıkıştıkça  bu habercilere  bir   telaş  düşüyor. Aktütün  köyündeki yavrucakları konu mankeni olarak kullanan medya dan bahsediyorum. Milli  eğitim bakanı  doğru  söylüyor. Ekrana getirdikleri kızda resmen makyaj var. O  görüntülerin analizi yapılsın bakalım.  Mermi eline verilen  çocukla daha önce  görüntüye  getirilerek okumak istediği söylettirilen  kız  makyajlı. Üstelik o kızın yaşı  on beşten aşağı  değil. O yaşta  bir kızı  o köyde kimse  ilk okula göndermez bile.

Birde  kalkmış Uğur Dündar bey oradaki  çocukların psikolojilerinin bozulduğunu  söylüyor. Ama daha  öncede  çocukların  çok zeki olduklarını  söylüyordu muhabir. Zaten  ekrandaki çocuklarda ben  bir  parapsikolog  olarak  zihinsel  dengesizlik  görmedim. Ama sanırın  bazı medya mensuplarının psikoloji  bozuk olabilir.    

Hülasa; Bu memleketin düzelmesi isteniyorsa  Ermeni ve Yahudi kaynaklı tüm lobiler, iş çevreleri  mason locaları, Amerika sempatizanları takibe  alınmalıdır. Aksi  halde üç beş  sefili yakalamakla  üç beş  cahili  öldürmekle terör   bitmeyecektir.

Ne zamana kadar?

Bu millet  işini  kendi eli ile  yapmaya  karar  verinceye kadar.  O zaman  bakalım kim  milletin yanında olmak için   yağcılığa başlayacak ve  kurtuluş savaşında olduğu gibi adını  soyadını  değiştirerek Müslüman  Türk ün  engin hoş görüsüne  sığınacak.

Ama devir  o  devir değil ha beyler. 1920  yılında  Kahramanmaraş tan  kaçan Ermenilerin Bahçe kazasına varıp  kendilerini  Müslüman Türk olarak tanıtmaları ve kamufle  olmaları  o kadar o kolay değildir  artık. Şimdi 2000 li yıllarda  yol alıyoruz.Ayağınızı  doğru  atın. Bu memleket Müslüman Türk ün kanı ile   kurtarıldı.Benim  dedem kan akıtırken  bunu ne Laiklik  adına yaptı. Ne de  birilerinin  iktidara gelmesi için. Kurtuluş  savaşı  Halife adına yapılan  bir  harekettir.  

print

Bir cevap yazın