Ruh Hallerimiz, Dengesini Yitirdi

Maide ÖREN

BİLİNÇ ALTI

Öyle bir konumdayız ki, yalnız bizim yurdumuzun değil tüm dünyanın vatandaşlarının dengesi bozulur durumda.

Küresel ısınma derken, Ekonomik kriz herkesin ruh halini allak bullak ediyor. Hadi “maddiyat önemli değil?” Deyin bakalım…

Şükür kelimesini az kişiden duyarken şimdilerde etrafımda ummadığım kişilerden duyar oldum.”Halimize şükür olsun hiç değilse iyi kötü işim var…”     Daha sıralanır…

Zihinsel Pozitif yaklaşımına sıcak bakmayanlar da pozitif olma yollarının bir yardımı dokunur mu diye kollarını sıvamaya başladılar. Bu her zaman işe yarardı aslında ama…

Bende her zaman ki gibi zihinsel pozitifi uygulamanın artık hayata geçilmesinin şart olduğunu söyleyeceğim. Bu sıralayacaklarım küresel bozukluğu düzeltmeyecek biliyorum ama en azından ruhsal ve zihinsel sağlığımızın bozulmadan bu sıkışık,”ne olacak halimiz?” konumunu, daha rahat atlatmamıza yardımcı olacaktır.

Çoğu şeylere sahip olamadan evvel hep hatırlarız da nedense sahip olunca unuttuğumuz yetmezmiş gibi hiç de üzerimize alınmayız.
      Güçsüzken gücü bulmak gibi…
      Oysa bunların, bir bilincine varsak ve itiraf edebilsek…
      Kendimize aşırı güvendiğimizde, başarısızlıklarımızı hatırlasak…
      Çok kazandığımız zaman aç kalan insanları düşünsek…
      Aşırı gururlu olduğumuzda en zayıf anımızı hatırlasak…
      Büyüklüğün tadını çıkardığımızda utanç duyduğumuz anlarımızı hatırlasak…

Çok bilgili olduğumuzda bize gösterilen sinirli davranışları anlayışla karşılasak… Onlarında ruh halini denetleme vakti bir gün gelecek diye sabır göstersek…

Yemek yeme sınırını koyamadığımızda geçmişteki açlığımızı ya da aç kalabileceğimizi düşünsek…

Sahip olduklarımızı küçümsemek yerine değerlerini anlasak ve gerçek değerlerini verebilsek…

**

Zararın neresinden dönerseniz kar deniyorsa ki bu çok doğru… Artık yapılacak olan bellidir.

Her gün yakınmak yerine, üzüntü, kendine acıma ve başarısızlık güçleri bizi fethetmeden önce muhabere planını uygulamak… Nedir bu muhabere? Bakın çok keyifli…
      Üzüntülü olduğumuzda gülümsemeyi unutmamak…
      Hastalandığımızda bir köşede sızlanmak yerine iki kat emek ve gayret göstermek…
      Aşağılık duygusuna kapıldığımızda kendimize daha fazla ihtimam göstermek( kendine hoş sürprizler yapmak)
      Kararsız olduğumuzda iç sesimizi duyup sesimizi yükseltmek…
      Kendimizi önemsiz gördüğümüzde hedeflerimizi düşünüp hareketimizi hızlandırmak…
      Kendimizi başarısız bulduğumuzda daha önceki başarılarımızı hatırlayıp başarısızlığımızı geçici bir durum diye normal karşılamak.
      Biz bir insanız. Ruh halimizde iniş çıkışlar yaşanabilir. Ekonomik göstergelerin iniş çıkışları gibi…
      Bu çok olumsuz bir durum haline getirilmediği zamanda gösterge hemen düzelecektir.
      Bunlar bir nasihat değil.
      Fakat her ne söylenirse söylensin yerine getirmek zor görünse de bu söylenenler,  o da duygularımızın tutsağı olmamamızdır. Bu iniş çıkışlarda duygularımıza yenik düşmeyip duygularımızın efendisi olursak sorunlarımızın üstesinden gelebiliriz.
      Her zafer zor görüleni başardığımızdadır. En zorsa soluk alıp vermektir.     Yaşamsa bir soluk alıp vermekse eğer…
      Zihnimizi fazla yormadan duygularımızın efendisi olmanın yöntemini öğrenmemiz gerekir.
      O kadar zor değil… Denemeye değer.
      En bereketli günlerin gelmesi dileği ile…

print

Bir cevap yazın