Ticaret bilgi ister, beceri ister.
En önemlisi şans ister.
Şansın varsa; ne rakip tanırsın, ne parasızlık.
Yolun açıktır.
İşler kendi kendine gelir, hatta akar.
Kasanı doldurur, neşe’ne bakarsın.
Şans; böylesine güzel bir şeydir.
* *
Şanslı olunca, kriz-priz tanımazsın.
Bürokraside işlerin tıkır tıkır yürür.
Bir iş alırsın, ardından bir diğeri gelir.
Şansın yükseldikçe…
Artık tok satıcı gibi olursun.
Fiyatı kendin belirler, tek kuruş indirmezsin…
* *
Ticari şans doğuştan mı, sonradan mı gelişir?
Adamına göre değişir.
Bir yeri yakalandın mı, engel yoktur.
Gidersin de gidersin…
* *
Kıskandıran bir örnek derseniz…
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin halkı mutlu kılmak, eğlendirmek, toplumsal morali yükseltmek için büyük organizasyonları vardır.
Konser, şenlik, festival ve benzeri etkinlikler.
Tabii, bunu da birileri yapacaktır.
Belediye, Kamu Kurumu olduğundan yaptıracağı iş veya hizmet alımı ihaleyle olacaktır.
Kamu İhale Kanunu’na ve yönetmeliklere uygun.
İşin adı ilan edilecek, herkese duyurulacaktır.
* *
Yol-yöntem böyle ama şans devreye girince…
2006’dan beri ne kadar “Eller havaya” organizasyonu var, hep bir firmada kalır.
İlanı çıkar, ihale yapılır, hep o şanslı firma kazanır.
Şanslı olduğu için…
Hiç rakibi yoktur. Kimse onunla yarışmaz.
“İhaleler neden o isimde kalıyor” diyen şikâyetçisi çıkmaz.
Ve nedense…
İşin yaklaşık maliyetine rakam verir, o fiyata da alır.
* *
Firmada şans, sahibi şanslı olunca…
Sözleşmeli de bekletilmeden imzalanır.
‘Rekabet koşulu oluşmamış’ gerekçesiyle hiç geri çevrilmez.
Parası da üzmeden, zamanında ödenir.
* *
Şanslı olacaksın kardeşim şanslı.
“Kimdir bu şanslı?” sorgusuna girmeyeceksin.
“Haydi, eller havaya” diye diye milyon TL’leri cebine indireceksin.
* *
Bu şans ve sistemle, işine hiç ara vermeyeceksin.
Şansı kapalı, ağzı açık bakanlara da güleceksin…