Hem bizde hem birçok ülkede domuz gribi virüsünün biyolojik bir silah olabileceği ileri sürüldü. Hele de Finlandiya eski Sağlık Bakanı Dr. Rauni Kilde’ nin domuz gribi hakkında yaptığı açıklamalar yenilir yutulur cinsten değildi.
Birçok ajans tarafından geçilen haber aynen şöyle:
‘’Domuz gribi aşısının bir aldatmaca olduğunu itiraf eden Dr. Kilde, “Bu aşı ile mümkün olduğunca dünya nüfusunun çoğu öldürülmek isteniyor” dedi.
Bu düşüncenin eski ABD Başkanlarından Henry Kissinger’ e ait olduğunu söyleyen Dr. Kilde, 14-15 Mayıs 2009 tarihinde yapılan Bilderberg toplantısında bu kararın alındığını belirtti.
Dr. Kilde, bir televizyona yaptığı açıklamasında, “ABD, hiçbir maddi kayıp yaşamadan hatta milyarlarca dolar kazanarak dünya nüfusunu üçte iki oranında azaltmayı hedeflemektedir” diye konuştu.
Dünya Sağlık Örgütü’ne domuz gribinin ölümcül bir salgın olduğu yönünde beyanda bulunması için baskı yaptıklarını belirten Rauni Kilde, “Böylece aşıyı tercihli değil zorunlu yapmak istiyorlardı. Özellikle hamile kadınların ve çocukların ilk önce aşı ile zorunlu tutulması gelecek nesilleri hedeflediğini göstermektedir” açıklamasında bulundu.
Finlandiya hükümetinin sınıflandırmayı kabul etmediğini ve hastalığın derecesini normal hastalık olarak gösterdiğini ifade eden Kilde sözlerini şöyle sürdürdü; “Hiç kimse aşının bir yıl, beş yıl ya da 20 yıl sonra ne gibi etkilerinin olacağını bilmiyor: Mutlak kısırlık mı? Kanser mi? Ya da ölümcül herhangi bir hastalık mı?”
Dr. Rauni Kilde, “Amerikan yönetimi ileride bundan dolayı doğacak herhangi bir sıkıntıdan dolayı ilaç şirketlerine bir sorumluluk yüklenmemesi için şimdiden önlemini aldı ve onları tüm sorumluluklardan muaf tuttu. Bu bile işin ciddiyetini göstermeye yeter” dedi.’’
Bu iddianın ve buna benzer diğerlerinin doğru olup olmadığını bilemem. Bunlar tıbbi konular değil ama şu bir gerçek ki biyolojik silahlar tabii ki var ve bunlar üzerinde de çok çalışılıyor.
Biyolojik silahların mantıki olarak sadece belirli bir bölgeyi, mesela bir kasabayı, bir şehri etkileyebilecek özellikte olması beklenir. Grip virüsü gibi herkese bulaşabilen, tüm dünyaya yayılabilecek olan bir mikrobun biyolojik silah olması akla yatkın gelmiyor, çünkü bu silahın dönüp dolaşıp onu yaratanı da vurması kaçınılmazdır. Bazı film ve romanlarda gördüğümüz gibi, kendileri de dâhil tüm dünyayı hasta etmek hatta ortadan kaldırmak isteyebilecek bir takım ruh hastaları olabilmesi de mümkündür; buna da bir şey diyemem.
Netice de sayın H1N1 virüsü biyolojik bir silah olabilir mi olamaz mı bilemiyorum: Bu, tıbbi bir konu değil ama bu salgının bazı kesimler tarafından ‘ekonomik bir silah’ olarak kullanıldığından hiç şüphe duymadığımı tekrar belirtmek isterim. Azu eden bir önceki yazımı okuyabilir.
DOMUZ GRİBİ SALGINININ HİÇ Mİ OLUMLU BİR TARAFI YOK?
Sağlık Bakanlığı’ nın bugünkü açıklamasına göre bizde 4 milyon insanın domuz gribi geçirdiğinin tahmin edildiği bildirildi. Bu 4 milyon kişiye domuz gribi geçirdi yerine başlarına talih kuşu kondu demek pek de yanlış olmaz. Bakın neden?
BİR: Sayın H1N1’ in öldürücülüğü en azından mutad gribinki kadar olmuş olsaydı bugüne kadar 10 bin değil 100 bin kişi ölmüş olacaktı. 1918 senesindeki İspanyol Gribi salgınına yol açan H1N1 kadar olsaydı on milyonlarca insan dünya değiştirecekti.
İKİ: Bazı epidemiyologlara göre önümüzdeki kış mevsiminde her sene hastalık yapan mutad grip virüsleri ortaya çıkmayacak veya çıksalar da çok etkili olmayacaklar. Bu sayede her sene 250 bin-500 bin insanın ölümüne yol açan bir hastalıktan korunmuş olacağız.
ÜÇ: Milyonlarca insan domuz gribi geçirerek bu virüse bağışıklık kazandılar. Bu iki açıdan çok önemli. Birincisi hastalığın sağladığı bağışıklık aşınınki gibi kısa süreli değil, ömür boyu sürüyor. İkincisi, hastalık geçirilerek kazanılan bağışıklık aşıda olduğu gibi sadece belirli bir grip virüsüne karşı değil başka grip virüslerine karşı da koruma sağlıyor. 1957 senesinden önce doğanların domuz gribine yakalanmamaları ve yakalansalar dahi hafif atlatmaları bu kişilerin seneler önce sayın H1N1 virüsüne yapısal olarak benzeyen bir grip virüsü ile hastalık geçirmeleriyle açıklanıyor.
ÜÇ: Domuz gribi geçirenler H1N1’ de büyük bir mutasyon oluşması durumunda ve yeni bir domuz kaynaklı virüsün yapacağı salgında da aşı olanlara göre daha şanslılar. Çünkü böyle bir mutasyon sonucu oluşacak olan yeni virüse karşı aşının etkisi olmayacak ama hastalığı geçirenlerin virüse karşı en azından ‘nispi bir direnç’ gösterecekleri umuluyor.
GELELİM NETİCEYE
Keşke sayın H1N1 virüsünün sebep olduğu hastalığa ‘talih kuşu gribi’ denseydi, sanıyorum kafalar karışmayacak ve tüm dünya rahat etmiş olacaktı. Kaçan kuşlar da fırsatlar da büyük oluyor nitekim!