Seküler Ahlak Muamması

Her şeyi bir maddeleştirme yoluna girildi yıllar yıllar önce. Masum bir gayretten ibaret görüldü yıllarca. Lakin çok sinsi ve tehlikeli bir durumdu bu. Bu gün toplumu etkisi altında tutan – bana göre daha ilerleniştir- seküler ahlak anlayışının o yıllarda temel atma törenleriydi. Ben o yıllarda lise sıralarında idim.

Bu gün çok ilerlemiş bir durumdan söz etmekteyim. Yirmi yıl öncesinde temelleri atılan bir durumdu. Yirmi yıl sonra bu seviyeye gelindi. Bu yazı bir nasihatin ötesindedir. Seküler ahlak, düşünce denen müthiş vaziyeti de zayıflatır.

Yahya Kemal üstat sonbahar adlı şiirinde.

SONBAHAR

Fânî ömür biter, Bir uzun sonbahar olur.

Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târümâr olur.

Mevsim boyunca kendini hissettirir vedâ;

Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.

Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir.

Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir;

Teşrinlerin bu hüznü geçer tâ iliklere.

Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere.

Dünyanın ufku gözlere gittikçe târ olur.

 

Her gün sürüklenip yaşamak rûha bâr olur.

İnsan duyar yerin dile gelmiş sükûtunu;

Bir başka mûsikîye geçiş farz eder bunu.

Teslim olunca va’desi gelmiş zevâline,

Benzer cihâna gelmeden evvelki hâline.

 

Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya

Rûh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya:

Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;

Fark etmez anne – toprak ölüm mâcerâmızı.

Nasihat dönemi kapanmıştır. Seküler ahlakın bir karabasan gibi çöktüğüne sizleri inandırmak zorunda değilim. İnandırmaya çalışmayı bir münevver duruşu olarak görmedim hiçbir zaman.
Bilin ki iyi günde değiliz.

Haftaya da görüşebilmek umudu ile.

print

Bir cevap yazın