SGK ‘Kazan’ın Öldüğüne İnanmıyor

Hemen hemen herkesin bildiği bir fıkradır kazanın doğurması. Bir gün Nasrettin hoca komşusundan kazan istemiş. Komşusu da kazanı hocaya vermiş. Hoca iki gün sonra kapısına gelen komşusuna kazanı ve içindeki küçük kazanı verir.

Komşusu sorar hoca bu ne diye. Hocada sizin kazan doğurdu der ve komşu alır gider kazanları.

Hoca bir gün yeniden komşunun kazanını istemeye gider. Komşu hemen verir ve bir kaç gün sonra komşu Nasrettin hocaya gidip yine ister kazanını.

Hocanın yüzü eğik bir vaziyette kapıyı açar. Ve komşusuna der ki; “Allah rahmet eylesin, sizin kazan öldü!” der. Komşusu da hoca neden yalan söylüyorsun, hiç kazan ölür mü der.

Hoca da, sen kazanın doğurduğuna inanıyorsun da, öldüğüne neden inanmıyorsun der

Bizim SGK’nın uygulaması da aynen böyle.

Sigortasız çalışmanın önlenmesi için yapılan düzenleme ile sigortalıların işe başlatılmadan (en az bir gün) önce SGK’na bildirilmesi gerekiyor.

Buna göre; 4-1/a bendi (SSK) kapsamında hizmet akdine tabi sigortalı sayılanlar, çalışmaya, mesleki eğitime veya zorunlu staja başladıkları tarihten en geç bir gün önce “Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi” ile işverenleri tarafından Kuruma bildiriliyorlar.

Buna çeşitli meslek gruplarından itirazlar olsa da kayıtdışı istihdamın önlenmesi için gerekli bir uygulama olduğuna inanıyorum.

Ancak işçinin çalışmaya başlayacağı bir gün önceden SGK’ya bildirilmesine rağmen, bazen işe başlamadığı görülmektedir.

İşe başlamayan çalışanlar için işverenler önce tutanak düzenleyip, daha sonra bir dilekçe ile SGK müdürlüğüne işe giriş bildiriminin iptali için başvuruyorlar. Ancak, işe başlayacağını bildirdiğinde inanılan işverenlere, işçi işe gelmedi denildiğinde inanılmıyor.

Konuyu araştırmaları için bir de Sosyal Güvenlik kontrol memurlarına, gerçekten çalışmayacağı başlayacağı bildirilen işçinin işe gelmediğiyle ilgili inceleme yaptırılıyor. Bütün kayıt ve belgeler inceleniyor.

Ne dersiniz, SGK’nın bu uygulaması Nasrettin hoca’nın kazan fıkrası gibi değil mi? İşveren işçiyi çalışmaya başlayacak diye bildirince inanıyor, çalışmaya gelmedi dediğinde ise inanılmıyor.

Bir genelge ile, işverenlerin bu tür dilekçelerinin belli bir süre içinde (örneğin 10 gün) verilmesi durumunda doğrudan işleme alınması gerektiği yönünde bir düzenleme yapılmalıdır.

***

SGK Başkanlığı’nda Zararsız dönemi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Ömer Dinçer Bey, kendi kadrosunu oluşturmaya başladı. Bu bağlamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarlığına SGK’nın ilk başkanı olan Birol Aydemir, Müsteşar Yardımcılığı’na Ahmet Zahteroğulları ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na Dr. M. Emin Zararsız atandı.

Sevgili Başkanım Birol Aydemir’in bir aydır müsteşarlığa atanması bekleniyordu.

Sosyal Güvenlik Kurumu, maalesef kurulduğu tarihten bu yana, (Birol Aydemir dönemi hariç) yönetim sıkıntısı içinde olup, sürekli vekaletle yönetildi.

Uzun bir süre vekaletle yönetildiği için, idari yönetimde zafiyetlerin olduğu SGK’da Başbakanlık Müsteşar yardımcılığı da yapan Dr. M. Emin Zararsız’ın atanması son derece isabetli bir karardır.  Dr. M. Emin Zararsız doktorasını 1995 yılında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku’ alanında tamamlamıştır. Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı ve Başbakanlık Müsteşar Vekilliği döneminde, başta Kamu Yönetimi Reformu, Sosyal Güvenlik Reformu ve Kamu Personel Reformu olmak üzere birçok reform çalışmasında aktif olarak görev yapmıştır.

Hem sosyal güvenlik sistemini iyi tanıması, hem de bürokratik deneyimi nedeniyle SGK’da iyi bir sistem kurabileceğini düşündüğüm Dr. M. Emin Zararsız’ın başarılı olması hem ülkemiz, hem de tüm çalışanlar-işverenler için büyük önem taşıyor.

Bu arada, iyi bir ekip çalışması gerektiren bu görevlerde hem sayın Aydemir’e, hem de sayın Zararsız’a ülkem ve okurlarım adına başarılar diliyorum.

print

Bir cevap yazın