Çok tıkınmalar eşyanın tabiatı gereği çok ıkınmaları doğuruyor. Siyasetin arka wc bölümleri bugünlerde ıkınma seslerinden geçilmiyor. Teybin sesini sonuna kadar açmışlar içerdeki ıkınma feryatları dışardan duyulmasın diye. Elli yıldır sen eşyanın tabiatına aykırı olarak inatla yaşamaya uğraşırsan başına gelecek olan budur tabi.
Deniz kir tutmaz dedin yıllarca denizleri mahvettin. Ormanlar kes kes bitmez dedin yağma ettin. Şehrin taşı toprağı altın deyip şehirleri köye çevirdin. Belediyeciliği rantiyecilikten çıkaramadın. Sağlık ve eğitimi yıllardır yaz boz tahtasına çevirdin. Yüksek öğretimde gençleri sevmedikleri okullara gitmeye mecbur ettin. Sosyal adalette ve hukukta bozmadık uçkur bırakmadın.Yozlaşmayı allı pullu paketlerde özendirdin. Medyanın kendi iç dengelerini bozup rayından çıkardın.
Dış siyasette atılımlar yapıyorsun ama kaptırılan tavizlerle on yıl sonrasının dinamitlerini kendi geçeceğin yola kendin döşüyorsun. Kendi oturduğun dalı kestin yıllarca. Göle maya çaldın. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dedin hep. Düşmanımın düşmanı benim dostumdur dedin. Ama artık yol tıkandı. Deniz tükendi. Kabızlık başına vurdu. Müshil arıyorsun.
Borçlanarak gelişme yalanın bitti borçlar gırtlağa gelince. Müsriflikle ekonomi gelişmiyor gördük işte. Tüketim ve ithalat ile batılıyor sadece. Bankalara borç halkı bezdirdi. Bu riba (faiz) ekonomisi değil mi?
Siyasette kabızlık had safhada ve halkın önünde bir tiyatro oynanıyor. Hacivat’la Karagöz mektup nostaljisi yapıyor halk yine uyutuluyor.