1980 sonrasında oluşan yeni siyaset düzeni zaman içinde bünyesinde bulundurduğu güvensizlikler, yanlışlıklar ve işlevsizlikler nedeniyle tıkanmaya başlamıştır. Anti-demokratik dönemde siyaset kurumunu düzenlemeye yönelik çıkarılan yasalar, yönetmelikler dönem içinde siyaset kurumunun, kurumsallaşamamasına ve işlevsizleşmesine yol açmış, sonuç olarak partiler çözüm üretme işlevinden uzaklaşarak başlı başına sorun üretim merkezleri olup çıkmışlardır.
Önce bir takım kavramları açmak gerek; kurumsallaşmadan kast ettiğim; merkez ve taşra teşkilatlarının veya diğer organların varlığı değil, oluşmuş ve oluşacak tüm örgütsel yapıların sağlıklı, günün koşullarına cevap verebilecek, parti içi demokrasiyi sonuna kadar özümseyecek, sonuna kadar yasalara uyacak bir yapılanmanın sağlanmasıdır. Yani hukuka bağlılıktır. Siyaset kurumunun yeniden işlevli olabilmesi bunun sonucunda yeniden saygınlık kazanabilmesi için: öncelikli olarak anayasa’da siyaset kurumunun varlık nedeni ve işlevi günün koşulları göz önünde tutularak yeniden tanımlanmalı, ardından partilerin uyacakları tüm kurallar siyasi partiler yasası içinde toplanmalıdır. (1).siyasi partiler yasası partilerin uyacakları kuralları en ince ayrıntısına kadar açıklamalı, üye yazımından mali konulara kadar her konu hukuk denetimine tabi olmalı, yasa maddeleri yorum gerektirmeyecek kadar açık ve net olmalıdır.Bu yapılmadığı zaman görülüyor ki insanlar yorumları kendi çıkarlarına göre yapmaktalar.Bunun sonucunda da sistem dejenere olarak işlevsiz kalmaktadır. Bu gün siyasi partilerin yerel örgütleri ne yerel nede ulusal bazda proje üretmekten son derece uzaktır. Bunun sonucu olarak portör görevi görememekte, toplumsal dilek ve istekleri karar mekanizmalarına taşıyamamakta, bir anlamıyla taşra örgütleri merkezi örgütün üretmeye çalıştığı kısır politikalara mahkûm kalmaktalar. Bu politikalar da ayakları yere basmayan, güncel olmayan, çözüm üretme işlevi bulunmayan tabiri caizse Paris’te oturup Anadolu romanı yazmaya benzemektedir. Yine partilerin yerel örgütleri, partinin karar sürecine katılamamakta. Aday belirleme süreci merkezin tekeline geçtiği için de çıkarılan adayların örgütle olan bağları ya zayıf olmakta ya da hiç olmamaktadır. Bunun sonucunda, örgütün seçilen adayları üzerinde hiçbir gücü ve söz hakkı olamamaktadır. Bu durum da seçilmiş olanın örgütüne hiç önem vermeden bireysel karalar alıp uygulamasını doğurmaktadır. Tüm bu anlatılanlar sonucunda örgütsel yapı içinde yer alanlar seçilmişlerin memuru veya daha doğrusu kapı kulları olup çıkmakta. Toplumun ihtiyaçlarını yerel ve genel çözüm merkezlerine ulaştıracak konumdan uzaklaşmakta. Bir anlamıyla varlık nedenleri tartışılır olmakta. Kahveler ve diğer mekânlar siyasi parti örgüt binalarından daha çok politika konuşulan yerler haline gelmektedir. Buralarda üretilen politikalar ise hiçbir sorunun çözümü olamamaktadır. Partide konuşulması gerekenler kahvelerde konuşulmaya başlanınca parti binaları birer dedikodu merkezine dönüşmekte. Örgütün işlevi ise seçim zamanlarında mitinglere ve kongre salonlarına bindirilmiş kıtalar taşıyan toplanma yerleri haline gelmektedir. (1) Bu gün partilerle ilgili düzenlemelerin bir kısmı SPK, bir kısmı dernekler yasası içindedir. |
Siyaset Kurumu-1
Bir Cevap Yazın