Siyaset Kurumu-2

Siyaset biliminde partilerin en basit tarifi örgütlenmiş menfaat grupları olarak yapılır. Burada bahsedilen menfaat, gayrı hukuki veya gayrı ahlaki değildir. Zira siyasi partilerin ilk örgütlenmeleri de belirli grupların kendi haklarını savunmak, geliştirmek istemenin doğal sonucudur.
Bu oluşan örgütlerde üyeleri birbirine bağlayan bağlar, ortak menfaatler yanı sıra ortak sevgi ve saygı da olması gerekir. Bu gün siyasi olsun olmasın bütün birlikteliklerin temelinde yatması gereken ana unsur da bu olmalıdır. Yani ortak menfaatler, ortak çıkarlar birlikteliğin eti, kemiği ise; sevgi ve şefkat, ruhu olmalıdır. Kanarya sevenler derneği vs. türü derneklerin bile temelinde bir ortak sevgi anlayışı hâkimken siyasi partilerde durum nedir?

1980 sonrasında oluşan siyasi partilerin tamamında sevgi saygı birlikteliği küçük istisnalar dışında asla olmamış bunun tam tersi ortak korkulara dayalı bir yapılanma vücut bulmuş, siyasi partiler korkuların hâkim olduğu imparatorluklara dönüşmüştür. Türkiye’nin en büyük sorunlarından olan mülkiyet ilişkilerinde feodal yapının tasfiye edilememesi, siyaset kurumunu da etkisi altına almış. Ekonomik feodalizm, siyasi feodalizme yol açmıştır. İnsanlar, aynen feodalite dönemlerindeki gibi, her şeyi kabullenir, tevekkülle baş eğer, gelene ağam, geçene paşam diyebilen, üç kuruşluk menfaat için yön ve kimlik değiştiren, kişiliksiz bir görünüm sergilemişlerdir.

En sağından en soluna bütün siyasi birlikteliklerde sevgisizlikten dolayı ikiyüzlülük ve riya, normal bir durum gibi algılanmış. Siyasi partiler, birbirini sevmeyen, birbirini çekemeyen ve bu nedenle birbirine agresif tavırlar sergileyen, toplum içinde birbirini refüze etmek için çalışan insanlar tarafından işgal edilmiştir. Rekabet ideolojik konularda, kamu yararına ortak projeler yapma kaygısıyla değil; nasıl örgüt içi iktidarı ele geçiririm kaygısıyla olagelmiş, iktidarı ele geçirince de nasıl diğer insanlara hükmederim fikri oluşmuştur. Gücü elinde bulunduran iktidar sahiplerine yalakalık yapmak, onlar için muhbirlik yapmak normal bir tavır olarak algılanmış. Parti içinde disiplin, sevgi ve saygıyla değil, korkuyla sağlanmaya çalışılmış. Bir anlamıyla siyasi partiler, içinde bulunan insanların ortak stresleri, sevgisizlikleri üzerine inşa edilmiştir.
Üyelerin birbirlerine karşı gösterdikleri agresif tavırlar, parti binalarının genellikle boş kalmasına yol açmaktadır. Özel günlerde bile partilere insanlar lütfen gelmekte. Geldiklerinde de ben buradayım, sizinle birlikteyim aman herhangi menfaat durumunda beni asla unutmayın mesajı vermeye çalışmaktalar.

Bir zamanlar bu insanların idealleri vardı… Sabahlara kadar tartıştıkları, ama birbirleri için canını vermekten kaçınmayan yapıları vardı. İnsanlar inançları, idealleri uğruna canlarına varana kadar birçok şeyi feda edebiliyorlardı.

Şimdi, sevgisizlik ve hoşgörüsüzlük ideallerin ekmeğe katık edilip tüketilmesini, inançların erozyona uğrayıp çoraklaşmasına yol açtı. Yürekler katılaştı, insan, doğa ve diğer tüm sevgiler korku imparatorluklarının propaganda malzemesi olmanın ötesine geçemedi. İçeriği boşaltılmış kuru laf olarak korku imparatorluğunun soğuk duvarları arasında yerini aldı.

Bu gün siyaset kurumuna işlev kazandırmanın en önemli ve ilk yolu, birbirine sevgisi artan, şefkat duyguları gelişen insanların yeniden bir araya gelmesinden geçer kanaatindeyim.

İlk adımı sevgi, saygı ve şefkat ile atıp. Birbirimizi dinleyip anlamaya çalışarak, kendi arkadaşlarımızın, komşularımızın, çevremizin sorunlarına duyarlı davranabilirsek siyaset’in eskisi gibi işlevli olabileceğine inanıyorum.

print

Bir cevap yazın