Türkiye deki Ekonomik gelişmeler bugünlere kadar çoğunlukla dış gelişmelerle şekillenmeye devam etti. Bu aşamadan sonra artık dış gelişmeler nasıl etkiler ve Türkiye de gelişmeler piyasalara nasıl yön verir? Buna farklı bir boyutta bakmak lazım.
Kısa vadede genel eğilimde bir değişiklik beklenmemekle beraber Yurtiçinde yaşanabilecek siyasi belirsizlik ve istikrarsızlık ortamı kur, faiz ve hisse senedi piyasalarına olumsuz etkide bulunabilir.
Özellikle iktidar partisine yönelik bir kapama davası açılırsa ( ki kamu oyunda en az 2-3 tane kapama davası açılacak diye bir görüş hakim olmaya başlıyor) ilk etap da bütün finansallar olumsuz etkilenecektir.
Kapama davasını bu sefer laiklik ilkesinin ihlali merkezinden değil başka birçok gerekçe ile açılacağı konuşulmaktadır. Bazı odaklara dikkat çekilerek siyasi arenadaki hassasiyetleri de vurgulayıp kamuoyunda infial yaratacak şekilde bir dava süreci yaşanabilir.
Bu aşamada önümdeki dönem bazı Anayasa mahkemesi üyelerinin değişecek olması her ne kadar kapama davasını önünde bir sıkışıklık yaratacaksa da asıl beklenti üyeler değişmeden bu süreci tamamlamak olduğu kulislerde konuşulmaktadır.
Kapama davasını bundan bir önceki süreçten farklı bir şekilde bu sefer iktidar partisini ciddi bir biçimde etkileyeceği konuşulmaktadır. Bundan dolayı AK partinin de kendince bir takım önlemler alması beklenmelidir.
Burada tabi iktidarın hukuki bir kısıtın içine düşmesi yürütmenin aksamasına sebep olabilir. Aksayan yürütmede elbette bürokrasinin de uygulama yapmasına engel olacaktır. En iyi ihtimalle bekleme sürecine giren bir bürokrasi işlerin yavaşlamasına ve ekonomik faaliyetlerin durmasın sebep olabilir.
Bunun yanında ekonomi içinde yer alan diğer aktörlerinde( özel sektör, bankalar, yatırımcılar, fonlar v.g.) çekingen davranması hatta piyasalardan tamamen çekilmesi beklenebilir.
Bu gelişmeler erken seçim kararlarını tetikleyebilir. Böyle bir süreç finansal piyasaları ilk etapta olumsuz etkileyeceği de kaçınılmazdır.
Yurtdışında da gelişmeler çok parlak değil.
Obama önlemler paketi uygulamada yaşadığı siyasi kararsızlık ile birlikte uygulamaya koyamadığı yeni önlemler paketi dikkat çekiyor.
Bunun yanında FED ve ABD hazinesinin fazla fonları geri çekme stratejisi üzerinde çalışma yapması ve bununla ilgili olarak faiz artırımı sinyalleri vermesi Hisse senedi ve kurlar üzerinden farklı etkilerde bulunma ihtimalini ortaya çıkarıyor.
Avrupa da, da durum sıkıntılı.
Özellikle Yunanistan gelişmelerinden sonra bu seferde İspanya ve Portekiz piyasalarının sorunları gündeme taşınıyor. Önümüzdeki dönemde bu ülkelerde yaşanabilecek bir türbülans genel olarak bütün mali piyasalara ve özellikle gelişmekte olan piyasalara da türbülans yaşatabileceği düşünülebilir.
ABD dolarının faiz artırımı ihtimali ile güçlenmesi bunun yanında EURO bölgesinde yaşanacak sıkıntıların da Euro’yu zayıflatması EURO/DOLAR paritesi üzerinde ciddi baskı yaratıyor. Şu an 1,36 seviyesinde stabil olan paritenin bu aşamadan sonra 1,36 seviyesinin de altına inme ihtimalini güçlendiriyor.
Yatay seyirde izleyen piyasalarda her olumlu atağın kar realizasyonu ve likidite için bir fırsat olacağını düşünüyorum. Özellikle Türkiye piyasası için bu aydan sonra artık likit kalmanın mantıklı olabileceğini öngörebiliriz