Siyasal Partilerin Mali İşleri:
Siyasi partilerin mali işleri, Siyasi partiler kanunumuzun üçüncü kısmında beş bölüm altında düzenlenmiştir.Birinci bölümde siyasi partilerin gelir kaynakları 61 – 69. maddeler arasında sıra ile sayılmıştır.Bunlar :
a) Parti üyelerinden alınacak giriş aidatı ile üyelik aidatı,
b) Partili milletvekillerinden alınacak milletvekilliği aidatı,
c) (Değişik: 31/3/1988 – 3420/6 md.) Milletvekili, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve il genel meclis üyeliği aday adaylarından alınacak özel aidat, (Bu aidatlar 64 üncü maddedeki esaslar dahilinde siyasi partilerin yetkili merkez karar organlarınca tespit ve tahsil olunur.)
d) Parti bayrağı, flaması, rozeti ve benzeri rumuzların satışından sağlanacak gelirler,
e) Parti yayınlarının satış bedelleri,
f) Üye kimlik kartlarının ve parti defter, makbuz ve kağıtlarının sağlanması karşılığında alınacak paralar,
g) Partice tertiplenen balo, eğlence ve konser faaliyetlerinden sağlanacak gelirler,
h) Parti mal varlığından elde edilecek gelirler,( parti mal varlığından elde edilen gelirler hariç olmak üzere, diğer bentlerde yazılı kaynaklardan elde edilen gelirlerden hiçbir surette vergi, resim ve harç alınmaz)
i) Bağışlar
j) (Ek:27/6/1984 – 3032/1 md.) Devletçe yapılan yardımlar.
Görüldüğü gibi, yasa koyucu partilerin siyasi faaliyetlerini yürütebilmeleri için gerekli kaynakları son derece net olarak belirlemiştir.
İkinci bölümde ise partilerin giderleri konusu 70-72 maddeler içinde tarif edilmiştir.
Üçüncü bölümde, parti içi mali işler 73. maddede,
Dördüncü bölümde, Anayasa mahkemesince yapılacak mali denetim, 74-75. maddelerde,
Beşinci bölümde, 76 ve 77 maddelerde mali hükümlerin müeyyideleri konusu anlatılmıştır.
Siyasi partiler yasamız bu düzenlemeleri ile kusursuz görülebilir. Peki gerçek böyle midir ?
* * *
Ancak, kusursuz gibi görülen bu düzenlemeler çok zaman yeterli olmamakta. Siyasi partiler mali konularda da hukuk dışına çıkabilmektedirler.
Türkiye’de faaliyette bulunan Tüm siyasi partiler, mali konularda da hukuksuzluğa bulaşmıştır.Hukuki olarak elde edilen gelirler, süreç içerisinde düzmece evraklarla kayıt dışına itilmektedir, itilmek zorundadır da.
Bunun nedeni ise harcama konusunda bir hareket serbestisi elde edebilmek ve harcamaların keyfi olması yüzünden hiç kimseye hesap verilmek istenmemesindendir.
Partiler tüm harcamalarını evrakla belgelendirmek zorundadır. ( 70/c – Beş TL’ye kadar harcamaların makbuz veya fatura gibi bir belge ile tevsik edilmesi zorunlu değildir. Ancak, bütün harcamaların yetkili organ veya merciin kararına dayanması şarttır. Şu kadar ki, yetkili organca onaylanan bütçede öngörülmüş bulunmak kaydıyla beş TL’yi aşmayan harcamalar ile genel tarifeye bağlı giderler için ayrıca karar alınmasına gerek yoktur.)
Peki gelir kayıt altında gider kayıt altında olunca bir takım harcamaları yapmak nasıl mümkün olacak. İşte bu soru partilerin bütçelerinin bir kısmını kayıt dışına itmelerine yol açmaktadır. Bütçelerin kayıt dışına taşınması sonucunda ise büyük suiistimaller ve yolsuzluk iddiaları haklı olarak gündeme gelmektedir. Bir an için tüm yöneticilerin birer melek olduğunu ve asla yolsuzluk yapmayacağını düşünsek bile kayıt dışına geçmek bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor.
Partilerin harcamaların ne olduğunu bir düşünelim.Seçim dönemleri dışındaki süre içerisinde giderleri şu şekilde sıralamak mümkündür.
1- Büro kirası (Zira partilerin bir çoğunun bürosu mülk değildir)
2- Personel giderleri ( sekreter ve çay ocağı)
3- İzzet ikram giderleri ( çay, kahve, şeker, tüp)
4- Genel giderler (elektrik,su , telefon)
5- Kırtasiye giderleri
6- Temsil giderleri ( çiçek vs.)
( bu sayılan maddeler,partilerin yıllık bütçeleri içinde genel giderler üst başlığında toplanmaktadır)
Büro kirası kontrat yapılarak ödendiği için kayıt dışı tutulması mümkün değildir demesek bile çok zordur.
İzzet ikram giderleri, genel giderler, kırtasiye giderleri ve temsil giderleri de faturalı olduğu için kayıt dışı tutulmaz. Tam aksine daha fazla fatura alınarak bir takım bütçenin kayıt dışına itilmesine yardımcı olur. Buradan kayıt dışına itilen para ise kayıt altına alınamayan personel giderlerinin finansmanında kullanılır.Zira siyasi partilerin genel merkezleri ve büyük il teşkilatları dışındaki personelin büyük bir kısmı sigortasız çalışan kişilerdir.Bu kişilerin ücretleri asgari ücretin çok altındadır ve hiçbir şekilde sosyal güvenceleri de yoktur.
Seçim dönemlerinde ise çok büyük oranda kayıt dışı paraya ihtiyaç duyulmaktadır. Zira propaganda amaçlı gidilen mahalle ve köy kahve gezilerinde yapılan harcamaları belgeye bağlamak mümkün değildir. Yine aynı şekilde siyasi propaganda çalışması yapan gençlik kolları üyelerine verilen harçlık, yemek parası, sigara ve kontur parasını da belgelemek mümkün değildir. Bunlara bir de kimi kanaat önderlerine ödenen rüşveti eklerseniz ne kadar büyük bir paranın usulsüzce harcandığını tahmin edebilirsiniz.
Yine belirtmekte fayda var. Burada hiç kimsenin suiistimal yapmadığını sadece siyasi amaçlı para harcadığını var sayıyoruz.
Sonuç olarak söylemek gerekirse, siyasi partilerimizin iç işleyişinde bir çok aksaklık yaşanmakta.Bunlardan en önemlisi ise mali konularda yapılan usulsüzlüklerdir.İstediğiniz kadar denetleyin, bu usulsüzlükleri engellemek bu günkü sistemde mümkün görünmemektedir.